-
رو که فرزندان تو با جفت تو ** بندگان او شدند افزون مگو
- Yürü çocukların da onun kulu, kölesidir, karın da! Artık fazla söylenme!”
-
سنگ بر سینه همیزد با دو دست ** میدوید از جهل خود بالا و پست
- Davacı iki eline taş almış, göğsünü dövmekte, bilgisizliğinden, bir aşağı, bir yukarı gidip gelmekteydi.
-
خلق هم اندر ملامت آمدند ** کز ضمیر کار او غافل بدند
- Halk da Davud’u kınamaya başladı. Davacının gönlünde ne var, bilmiyorlardı ki,
-
ظالم از مظلوم کی داند کسی ** کو بود سخرهی هوا همچون خسی
- Bir insan, saman çöpü gibi havaya kapılmış, maskara olmuşsa zalimi mazlumdan nasıl fark edebilir?
-
ظالم از مظلوم آنکس پی برد ** کو سر نفس ظلوم خود برد 2435
- Zalimi mazlumdan ayırt eden, zulümkâr nefsinin boynunu vurmuş kişidir.
-
ورنه آن ظالم که نفس است از درون ** خصم هر مظلوم باشد از جنون
- Yoksa içten içe nefse zebun olan kişi, deliliğinden mazlumlara düşman kesilir.
-
سگ هماره حمله بر مسکین کند ** تا تواند زخم بر مسکین زند
- Köpek, daima yoksula, âcize saldırır, fırsat bulursa ısırır da.
-
شرم شیران راست نه سگ را بدان ** که نگیرد صید از همسایگان
- Komşularından av kapmak aslanlara göre ayıptır, köpeklere değil,
-
عامهی مظلومکش ظالمپرست ** از کمین سگشان سوی داود جست
- Zalime tapan, mazlumu öldüren kişilerin hepsi de pusudan çıkarak köpekçesine saldırdılar.
-
روی در داود کردند آن فریق ** کای نبی مجتبی بر ما شفیق 2440
- Davud’a yüz tutup “Ey seçilmiş Peygamber, ey bize şefkatli zat,