-
ظالم از مظلوم کی داند کسی ** کو بود سخرهی هوا همچون خسی
- Bir insan, saman çöpü gibi havaya kapılmış, maskara olmuşsa zalimi mazlumdan nasıl fark edebilir?
-
ظالم از مظلوم آنکس پی برد ** کو سر نفس ظلوم خود برد 2435
- Zalimi mazlumdan ayırt eden, zulümkâr nefsinin boynunu vurmuş kişidir.
-
ورنه آن ظالم که نفس است از درون ** خصم هر مظلوم باشد از جنون
- Yoksa içten içe nefse zebun olan kişi, deliliğinden mazlumlara düşman kesilir.
-
سگ هماره حمله بر مسکین کند ** تا تواند زخم بر مسکین زند
- Köpek, daima yoksula, âcize saldırır, fırsat bulursa ısırır da.
-
شرم شیران راست نه سگ را بدان ** که نگیرد صید از همسایگان
- Komşularından av kapmak aslanlara göre ayıptır, köpeklere değil,
-
عامهی مظلومکش ظالمپرست ** از کمین سگشان سوی داود جست
- Zalime tapan, mazlumu öldüren kişilerin hepsi de pusudan çıkarak köpekçesine saldırdılar.
-
روی در داود کردند آن فریق ** کای نبی مجتبی بر ما شفیق 2440
- Davud’a yüz tutup “Ey seçilmiş Peygamber, ey bize şefkatli zat,
-
این نشاید از تو کین ظلمیست فاش ** قهر کردی بیگناهی را بلاش
- Bu sana yakışmaz, çünkü apaçık bir zulüm bu. Bir suçsuzu, hiçbir kabahati yokken kahrettin” dediler.
-
عزم کردن داود علیه السلام به خواندن خلق بدان صحرا کی راز آشکارا کند و حجتها را همه قطع کند
- Davud Aleyhisselâm’ın, bu gizli şeyi meydana çıkarıp apaşikâr göstermek ve getirilen delilleri çürütmek üzere halkı ovaya çağırması
-
گفت ای یاران زمان آن رسید ** کان سر مکتوم او گردد پدید
- Davut dedi ki: “Dostlar, gayri o gizli şeyin meydana çıkması zamanı geldi.
-
جمله برخیزید تا بیرون رویم ** تا بر آن سر نهان واقف شویم
- Hepiniz kalkın da şehirden dışarıya çıkalım, o gizli sırrı öğrenelim.