-
آن همان رنجست و این رنجی چرا ** او نشد این را و آن را شد دوا
- Onlar da illet, bu da illet... Neden onlara tesir ediyor da buna tesir etmiyor?” dedi.
-
گفت رنج احمقی قهر خداست ** رنج و کوری نیست قهر آن ابتلاست
- İsa dedi ki. “Ahmaklık, Allah kahrıdır. Hastalık, körlük, kahır değildir, bir iptilâdır.
-
ابتلا رنجیست کان رحم آورد ** احمقی رنجیست کان زخم آورد
- İptilâ, acınacak bir illettir, ona kul da acır, Allah da… Fakat ahmaklık, öyle bir illettir ki ahmağa da mazarrat verir, onunla konuşana da!
-
آنچ داغ اوست مهر او کرده است ** چارهای بر وی نیارد برد دست
- Ahmağa vurulan dağ, Allah mührüdür. Ona bir çare bulmanın imkânı yok!”
-
ز احمقان بگریز چون عیسی گریخت ** صحبت احمق بسی خونها که ریخت 2595
- İsa nasıl kaçtıysa sen de ahmaktan kaç! Ahmakla sohbet, nice kanlar döktü!
-
اندک اندک آب را دزدد هوا ** دین چنین دزدد هم احمق از شما
- Hava, suyu yavaş yavaş çeker, alır ya… Ahmak da dininizi böyle çalar, böyle alır işte.
-
گرمیت را دزدد و سردی دهد ** همچو آن کو زیر کون سنگی نهد
- Kıçının altına taş koymuş adamın harareti nasıl gider, o adam nasıl soğuk alırsa ahmak da sizden harareti, aşkı iştiyakı çalar, size soğukluk verir!
-
آن گریز عیسی نه از بیم بود ** آمنست او آن پی تعلیم بود
- İsa’nın kaçışı korkudan değildi. O zaten emindi, fakat size öğretmek için kaçmıştı.
-
زمهریر ار پر کند آفاق را ** چه غم آن خورشید با اشراق را
- Zemheri rüzgârları, âlemi doldursa bile o parlayıp duran güneşe ne gam?
-
قصهی اهل سبا و حماقت ایشان و اثر ناکردن نصیحت انبیا در احمقان
- Sebâlılar’ın ahmaklığı, peygamberlerin nasihatlarının o ahmaklara tesir etmemesi
-
یادم آمد قصهی اهل سبا ** کز دم احمق صباشان شد وبا 2600
- Hatırıma Sebalılar’ın hikâyesi geldi. Ahmaklık yüzünden seher yeli, onlara veba kesilmişti.