کر امل را دان که مرگ ما شنید ** مرگ خود نشنید و نقل خود ندید
Sağır, istektir, dilektir. Bizim ölümümüzü duydu da kendi ölümünü duymadı, kendi görünüşünü görmedi.
حرص نابیناست بیند مو بمو ** عیب خلقان و بگوید کو بکو
Kör de hırstır. Halkın ayıbını kıldan kıla görür. Taraf taraf söyler de,
عیب خود یک ذره چشم کور او ** مینبیند گرچه هست او عیبجو2630
Kör gözü kendi ayıbını zerre kadar göremez, fakat gene de âlemin ayıbını arar!
عور میترسد که دامانش برند ** دامن مرد برهنه چون درند
Çıplak, elbisesinin eteğini kesecekler diye korkuyor ama çıplak adamın eteğimi olur ki kessinler!
مرد دنیا مفلس است و ترسناک ** هیچ او را نیست از دزدانش باک
Dünyaya kapılan da hem müflistir, hem de korkmakta. Hâlbuki hırsızlardan hiç de korkmaması lâzım.
او برهنه آمد و عریان رود ** وز غم دزدش جگر خون میشود
Zaten dünyaya çıplak geldi, çıplak gidecek… Böyle olduğu halde hırsızlardan korkusundan yüreği kan olmakta!
وقت مرگش که بود صد نوحه بیش ** خنده آید جانش را زین ترس خویش
Fakat hayattayken bunca feryad ü figan etti ağlayıp sızladıydı ya… Ölürken kendisi de bu korkusuna şaşar, güler!
آن زمان داند غنی کش نیست زر ** هم ذکی داند که او بد بیهنر2635
O zaman zengin hiçbir pulu olmadığını… Zeki, hiçbir hüneri bulunmadığını anlar.
چون کنار کودکی پر از سفال ** کو بر آن لرزان بود چون رب مال
Hayattaki bu korku, eteğine saksı kırıkları doldurup da kendisini mal sahibi sanan, onları kaybedeceğinden korkan, onların üstüne titreyen çocuğun korkusuna benzer.
گر ستانی پارهای گریان شود ** پاره گر بازش دهی خندان شود
O saksı kırıklarından bir parçasını bile alsan ağlamaya başlar; geri verirsen de sevinir, gülmeye koyulur.