وقت مرگش که بود صد نوحه بیش ** خنده آید جانش را زین ترس خویش
Fakat hayattayken bunca feryad ü figan etti ağlayıp sızladıydı ya… Ölürken kendisi de bu korkusuna şaşar, güler!
آن زمان داند غنی کش نیست زر ** هم ذکی داند که او بد بیهنر2635
O zaman zengin hiçbir pulu olmadığını… Zeki, hiçbir hüneri bulunmadığını anlar.
چون کنار کودکی پر از سفال ** کو بر آن لرزان بود چون رب مال
Hayattaki bu korku, eteğine saksı kırıkları doldurup da kendisini mal sahibi sanan, onları kaybedeceğinden korkan, onların üstüne titreyen çocuğun korkusuna benzer.
گر ستانی پارهای گریان شود ** پاره گر بازش دهی خندان شود
O saksı kırıklarından bir parçasını bile alsan ağlamaya başlar; geri verirsen de sevinir, gülmeye koyulur.
چون نباشد طفل را دانش دثار ** گریه و خندهش ندارد اعتبار
Bilgi elbisesini giymedikçe çocuğun ağlamasına da ehemmiyet verilmez, gülmesi de!
محتشم چون عاریت را ملک دید ** پس بر آن مال دروغین میطپید
Ahmak da eğreti malı kendisinin sanır da onun üstüne titrer. Hay aşağılık adam hay!
خواب میبیند که او را هست مال ** ترسد از دزدی که برباید جوال2640
Uykuda kendisini mal sahibi görür, çuvalını hırsız çalacak diye korkar!
چون ز خوابش بر جهاند گوشکش ** پس ز ترس خویش تسخر آیدش
Fakat kulağı çekildi de uyandı mı kendi korkusuyla kendisi alay eder.
همچنان لرزانی این عالمان ** که بودشان عقل و علم این جهان
Bu cihanın aklına, bu âlemin bilgisine sahip olan âlimlerin korkusu da buna benzer.
از پی این عاقلان ذو فنون ** گفت ایزد در نبی لا یعلمون
Hünerlere, fenlere sahip olan bu akıllılara Allah Kur’an’ da “ Onlar bir şey bilmezler” dedi.