English    Türkçe    فارسی   

3
2636-2645

  • چون کنار کودکی پر از سفال ** کو بر آن لرزان بود چون رب مال
  • Hayattaki bu korku, eteğine saksı kırıkları doldurup da kendisini mal sahibi sanan, onları kaybedeceğinden korkan, onların üstüne titreyen çocuğun korkusuna benzer.
  • گر ستانی پاره‌ای گریان شود ** پاره گر بازش دهی خندان شود
  • O saksı kırıklarından bir parçasını bile alsan ağlamaya başlar; geri verirsen de sevinir, gülmeye koyulur.
  • چون نباشد طفل را دانش دثار ** گریه و خنده‌ش ندارد اعتبار
  • Bilgi elbisesini giymedikçe çocuğun ağlamasına da ehemmiyet verilmez, gülmesi de!
  • محتشم چون عاریت را ملک دید ** پس بر آن مال دروغین می‌طپید
  • Ahmak da eğreti malı kendisinin sanır da onun üstüne titrer. Hay aşağılık adam hay!
  • خواب می‌بیند که او را هست مال ** ترسد از دزدی که برباید جوال 2640
  • Uykuda kendisini mal sahibi görür, çuvalını hırsız çalacak diye korkar!
  • چون ز خوابش بر جهاند گوش‌کش ** پس ز ترس خویش تسخر آیدش
  • Fakat kulağı çekildi de uyandı mı kendi korkusuyla kendisi alay eder.
  • همچنان لرزانی این عالمان ** که بودشان عقل و علم این جهان
  • Bu cihanın aklına, bu âlemin bilgisine sahip olan âlimlerin korkusu da buna benzer.
  • از پی این عاقلان ذو فنون ** گفت ایزد در نبی لا یعلمون
  • Hünerlere, fenlere sahip olan bu akıllılara Allah Kur’an’ da “ Onlar bir şey bilmezler” dedi.
  • هر یکی ترسان ز دزدی کسی ** خویشتن را علم پندارد بسی
  • Her biri kendisinde bilgi var zannına kapılır da birisi çalacak diye korkuya düşer.
  • گوید او که روزگارم می‌برند ** خود ندارد روزگار سودمند 2645
  • Zamanımı alıyorlar der. Hâlbuki bir fayda, bir kâr elde eden kişinin zamanı zaten onda yok!