English    Türkçe    فارسی   

3
2659-2668

  • بس که می‌افتاد از پری ثمار ** تنگ می‌شد معبر ره بر گذار
  • Ağaçlardan dökülen meyvelerin bolluğundan yol daralır, geçenler, geçemez olurlardı.
  • آن نثار میوه ره را می‌گرفت ** از پری میوه ره‌رو در شگفت 2660
  • Yerlere dökülen meyveler, yolu kapar, yolcu, nereden geçeyim diye şaşırır kalırdı.
  • سله بر سر در درختستانشان ** پر شدی ناخواست از میوه‌فشان
  • Birisi, başına bir sepet alıp ağaçlıklardan geçse sepet silkmeden meyvelerle dolardı.
  • باد آن میوه فشاندی نه کسی ** پر شدی زان میوه دامنها بسی
  • Meyveleri kimse silkmez, düşürmez, meyveler, rüzgârla düşer, nicelerin etekleri, meyvelerle dolar, boşalırdı.
  • خوشه‌های زفت تا زیر آمده ** بر سر و روی رونده می‌زده
  • Meyve hevenkleri, dallardan aşağılara kadar sarkar, gelip geçenlerin başlarına, yüzlerine sürtünürdü.
  • مرد گلخن‌تاب از پری زر ** بسته بودی در میان زرین کمر
  • Külhan hizmetinde çalışan aşağılık bir adam bile o kadar zengindi ki altın kemer kuşanırdı.
  • سگ کلیچه کوفتی در زیر پا ** تخمه بودی گرگ صحرا از نوا 2665
  • Köpek, ekmekleri ayağıyla çiğner, ezerdi… Kurt, yiyecek bolluğundan imtilâ illetine tutulmuştu.
  • گشته آمن شهر و ده از دزد و گرگ ** بز نترسیدی هم از گرگ سترگ
  • Şehir de hırsızdan kurttan emindi, köy de. Keçi bile, büyük büyük kurtlardan korkmaz olmuştu.
  • گر بگویم شرح نعمتهای قوم ** که زیادت می‌شد آن یوما بیوم
  • Onların günden güne artan nimetlerini, onların nail oldukları şeyleri anlatsam,
  • مانع آید از سخنهای مهم ** انبیا بردند امر فاستقم
  • Mühim sözler geri kalır. Peygamberler, bunlara “Doğru olun, doğruluk yapın!” demişti!
  • آمدن پیغامبران حق به نصیحت اهل سبا
  • Sebâlılar’a nasihat için peygamber gelmesi, Peygamberlerden mucize istemeleri