-
هین کرم بینید وین خود کس کند ** کز چنین نعمت به شکری بس کند
- Kendinize gelin de şu kereme bakın! Bir şükre bedel bu kadar nimeti kim verir?
-
سر ببخشد شکر خواهد سجدهای ** پا ببخشد شکر خواهد قعدهای
- Allah insana baş verir, şükür için de bir secde ister… Ayak bağışlar şükür için bir oturma diler” dediler.
-
قوم گفته شکر ما را برد غول ** ما شدیم از شکر و از نعمت ملول
- Sebâlılar dediler ki: “Bizim şükretme kabiliyetimizi Şeytan aldı götürdü! Şükürden de usandık, nimetten de.
-
ما چنان پژمرده گشتیم ازعطا ** که نه طاعتمان خوش آید نه خطا 2675
- Bu nimetlerden bize öyle usanç geldi ki ne ibadet hoşumuza gidiyor, ne kabahat!
-
ما نمیخواهیم نعمتها و باغ ** ما نمیخواهیم اسباب و فراغ
- Nimetleri de istemiyoruz, bahçeleri de… Zevk sebeplerini de dilemiyoruz, safa vesilelerini de!
-
انبیا گفتند در دل علتیست ** که از آن در حقشناسی آفتیست
- Peygamberler dediler ki: “ Gönülde bir illet yüzünden insan, doğruyu anlamaz, sapıtır.
-
نعمت از وی جملگی علت شود ** طعمه در بیمار کی قوت شود
- O yüzden nimetler, umumiyetle illet olur. Hastalıkta yenen yemek insana hiç kuvvet verir mi?
-
چند خوش پیش تو آمد ای مصر ** جمله ناخوش گشت و صاف او کدر
- Ey inatçı, önüne nice güzelim nimetler geldi de hepsi kötüleşti, saf olanlar bile bulandı gitti!
-
تو عدو این خوشیها آمدی ** گشت ناخوش هر چه بر وی کف زدی 2680
- Bu güzelliklerin düşmanı sensin… Neye elini vurdunsa kötü oldu.
-
هر که اوشد آشنا و یار تو ** شد حقیر و خوار در دیدار تو
- Senin dostun; senin âşinan olan, sence hor, hakir sayıldı.