-
چند خوش پیش تو آمد ای مصر ** جمله ناخوش گشت و صاف او کدر
- Ey inatçı, önüne nice güzelim nimetler geldi de hepsi kötüleşti, saf olanlar bile bulandı gitti!
-
تو عدو این خوشیها آمدی ** گشت ناخوش هر چه بر وی کف زدی 2680
- Bu güzelliklerin düşmanı sensin… Neye elini vurdunsa kötü oldu.
-
هر که اوشد آشنا و یار تو ** شد حقیر و خوار در دیدار تو
- Senin dostun; senin âşinan olan, sence hor, hakir sayıldı.
-
هر که او بیگانه باشد با تو هم ** پیش تو او بس مهاست و محترم
- Sana yabancı olan, seninle uzlaştı. Sence o büyük ve yüce oldu.
-
این هم از تاثیر آن بیماریست ** زهر او در جمله جفتان ساریست
- Bu da o, hastalığın tesirinden… O illetin zehri bütün canlara sirayet eder.
-
دفع آن علت بباید کرد زود ** که شکر با آن حدث خواهد نمود
- O illeti derhal geçirmeye çalışmak gerek. O illet durdukça şeker bile zehir kesilir.
-
هر خوشی کاید به تو ناخوش شود ** آب حیوان گر رسد آتش شود 2685
- Her güzel ve tatlı şey, insana kötü ve acı gelir. İnsan Âbıhayat içse ateş sanır.
-
کیمیای مرگ و جسکست آن صفت ** مرگ گردد زان حیاتت عاقبت
- O huy, ölüm kimyasıdır, dert kimyasıdır. Sen de o huy var mı? Nihayet hayatın bile o yüzden ölüm olur!
-
بس غدایی که ز وی دل زنده شد ** چون بیامد در تن تو گنده شد
- O huy, sendeyken gönlü dirilten gıda bile senin vücudunda kokar, leş kesilir.
-
بس عزیزی که بناز اشکار شد ** چون شکارت شد بر تو خوار شد
- Nâz-u naimle avlanan nice aziz kişiler vardır ki sana av olsalar sence bayağı görünürler.