-
چیز دیگر تازه و نو گفته گیر ** باز فردا زان شوی سیر و نفیر
- Hatta yepyeni ve söylenmemiş bir nükte duyduğunu farz et, yarın ona da doyar, ondan da nefret edersin.
-
دفع علت کن چو علت خو شود ** هرحدیثی کهنه پیشت نو شود
- Sen sendeki illeti gider… İllet geçti mi, sence her eskimiş, söylenmiş söz, yeni olur.
-
تا که از کهنه برآرد برگ نو ** بشکفاند کهنه صد خوشه ز گو
- O eski söz, yepyeni dallar, budaklar verir, yüzlerce meyve hevenkleri bitirir, yetiştirir!
-
ما طبیبانیم شاگردان حق ** بحر قلزم دید ما را فانفلق 2700
- Biz böyle hekimleriz, öyle Allah şakirtleriyiz ki bahrimuhit bile bizi gördü de yarıldı.
-
آن طبیبان طبیعت دیگرند ** که به دل از راه نبضی بنگرند
- Biz başkayız; insanın hastalığını, nabzına bakarak anlayan hekimler başka!
-
ما به دل بی واسطه خوش بنگریم ** کز فراست ما به عالی منظریم
- Biz gönle vasıtasız bakarız, bizim görüşümüz, anlayışımız yüzünden pek yücedir.
-
آن طبیبان غذااند و ثمار ** جان حیوانی بدیشان استوار
- Onlar, insanı gıdalarla, meyvelerle doyuran kuvvetlendiren doktorlardır… hayvanî can, onların tedavisiyle kuvvet bulur, yaşar.
-
ما طبیبان فعالیم و مقال ** ملهم ما پرتو نور جلال
- Bizse iş ve söz doktorlarıyız. Bize ululuk nurunun ışığı ilham vermektedir.
-
کین چنین فعلی ترا نافع بود ** و آنچنان فعلی ز ره قاطع بود 2705
- Meselâ bu çeşit bir iş sana faydalıdır, öbürünün yolunu keser.
-
اینچنین قولی ترا پیش آورد ** و آنچنان قولی ترا نیش آورد
- Bu çeşit bir söz sana faydalıdır, başka çeşit bir sözse seni yaralar!