-
گر نخواهی نکس پیش این طبیب ** بر زمین زن زر و سر را ای لبیب
- Ey terbiyeli, edepli kişi, illetinin yeniden tazelenmesini istemiyorsan bu doktorun önünde paranı da çıkar, yere koy; başını da secdeye indir.
-
گفت افزون را تو بفروش و بخر ** بذل جان و بذل جاه و بذل زر
- Fazla sözü sat da can, mevki ve para pul bağışlamayı satın al.
-
تا ثنای تو بگوید فضل هو ** که حسد آرد فلک بر جاه تو
- Bu suretle de Allah seni övsün, rütbene gök bile haset etsin.
-
چون طبیبان را نگه دارید دل ** خود ببینید و شوید ازخود خجل 2730
- Doktorların rızasını elde ederseniz kendinizi görür, halinizi bilir, ayıplarınızı anlar, kendi kendinizden utanırsınız.
-
دفع این کوری بدست خلق نیست ** لیک اکرام طبیبان از هدیست
- Bu körlüğü defetmek halkın elinde değildir; bu, doktorlara Allah tarafından lütfedilmiş bir hidayettir.
-
این طبیبان را به جان بنده شوید ** تا به مشک و عنبر آکنده شوید
- Bu doktorlara candan kul olun da miskle, amberle dolun!”
-
متهم داشتن قوم انبیا را
- Halkın peygamberleri itham etmesi
-
قوم گفتند این همه زرقست و مکر ** کی خدا نایب کند از زید و بکر
- Onlarsa, bunların hepsi riyadan, hileden ibaret dediler; nasıl olur da Allah falanı, filanı kendisine vekil eder?
-
هر رسول شاه باید جنس او ** آب و گل کو خالق افلاک کو
- Padişah elçisinin padişah cinsinden olması lâzım. Suyla toprak nerede, gökleri yaratan nerede,
-
مغز خر خوردیم تا ما چون شما ** پشه را داریم همراز هما 2735
- Kafamızda eşek beyni mi var ki sizin gibi bir sineği hüma kuşuyla bir tutalım?
-
کو هما کو پشه کو گل کو خدا ** ز آفتاب چرخ چه بود ذره را
- Hüma nerede, sinek nerede? Toprak nerede, Allah nerede? Gökteki güneşle zerrenin ne münasebeti var?