English    Türkçe    فارسی   

3
2806-2815

  • سر آن خرگوش دان دیو فضول ** که به پیش نفس تو آمد رسول
  • A herzevekil, o tavşanın hakikati şeytan’dır. Senin nefsine elçi olarak geldi de,
  • تا که نفس گول را محروم کرد ** ز آب حیوانی که از وی خضر خورد
  • Ahmak nefsini, Hızır’ın içtiği Âbıhayattan mahrum eti.
  • بازگونه کرده‌ای معنیش را ** کفر گفتی مستعد شو نیش را
  • Sen onun manasını ters anladın. Küfür söyledin, azabına hazırlan!
  • اضطراب ماه گفتی در زلال ** که بترسانید پیلان را شغال
  • Arı duru suda ayın hareketini, bununla tavşanın filleri korkuttuğunu anlattın.
  • قصه‌ی خرگوش و پیل آری و آب ** خشیت پیلان ز مه در اضطراب 2810
  • Tavşan hikâyesini, fili, suyu, ayın hareketinden fillerin korkmasını söyledin.
  • این چه ماند آخر ای کوران خام ** با مهی که شد زبونش خاص و عام
  • Fakat ey ham körler, bu ay, halkı da, halkın ileri gelenlerini de zebun etmiş olan aya nasıl benzer ki?
  • چه مه و چه آفتاب و چه فلک ** چه عقول و چه نفوس و چه ملک
  • Ay nerede, güneş nerede, gök nerede akıllar nerede, nefisler nerede, melek nerede?
  • آفتاب آفتاب آفتاب ** این چه می‌گویم مگر هستم بخواب
  • Hatta güneşin güneşi nerede? Nasıl söylerim bu sözü, uykuda mıyım, sayıklıyor muyum?
  • صد هزاران شهر را خشم شهان ** سرنگون کردست ای بد گم‌رهان
  • Ey yol sapıtmış kişiler, padişahların hışmı yüz binlerce şehri harap etmiştir.
  • کوه بر خود می‌شکافد صد شکاف ** آفتابی از کسوفش در شغاف 2815
  • Dağlar bile, onların hışmından yarılır, yüzlerce parça olur… Güneş bile, onların etrafında döner, onları tavaf eder.