-
اضعف مرغان ابابیلست و او ** پیل را بدرید و نپذیرد رفو
- Kuşların en zayıfı Ebabil olduğu halde filleri, bir daha yamanmalarına imkân bulunmayacak bir tarzda yırttı, parçaladı.
-
کیست کو نشنید آن طوفان نوح ** یا مصاف لشکر فرعون و روح 2820
- Nuh tufanını duymayan yahut Firavunla Musa’nın savaşını işitmeyen var mı?
-
روحشان بشکست و اندر آب ریخت ** ذره ذره آبشان بر میگسیخت
- Ruh gibi olan Musa, onları mağlup etti, sulara boğdu; su da bunları zerre, zerre parçaladı.
-
کیست کو نشنید احوال ثمود ** و آنک صرصر عادیان را میربود
- Semud kavminin ahvalini, kasırganın âd kavmini mahvettiğini duymayan var mı?
-
چشم باری در چنان پیلان گشا ** که بدندی پیلکش اندر وغا
- Bir defacık olsun gözünü aç da gör: Savaşta filleri yıkıp öldürdüğü halde,
-
آنچنان پیلان و شاهان ظلوم ** زیر خشم دل همیشه در رجوم
- Bu derecede kuvvetli filler, bu kadar zalim padişahlar bile gönül hışmına uğramışlar, taşlanıp durmaktadırlar.
-
تا ابد از ظلمتی در ظلمتی ** میروند و نیست غوثی رحمتی 2825
- Ebediyen zulmetten zulmete gidiyorlar… Ne yardım eden var, ne imdatlarına yetişen!
-
نام نیک و بد مگر نشنیدهاید ** جمله دیدند و شما نادیدهاید
- İyi adla kötü adı duymadınız mı yoksa? Hakikati herkes gördü de siz görmediniz mi yoksa,
-
دیده را نادیده میآرید لیک ** چشمتان را وا گشاید مرگ نیک
- Görülmüş şeyi görülmemiş sanırsınız, meydanda olan şeyleri bile görmezsiniz ama ölüm, gözlerinizi adamakıllı açacak elbet.
-
گیر عالم پر بود خورشید و نور ** چون روی در ظلمتی مانند گور
- Tut ki âlem, güneşle, nurla dopdolu… Sen, kör gibi karanlıklara gittikten sonra elbette ondan uzakta kalırsın, mahrum olursun!