-
دیده را نادیده میآرید لیک ** چشمتان را وا گشاید مرگ نیک
- Görülmüş şeyi görülmemiş sanırsınız, meydanda olan şeyleri bile görmezsiniz ama ölüm, gözlerinizi adamakıllı açacak elbet.
-
گیر عالم پر بود خورشید و نور ** چون روی در ظلمتی مانند گور
- Tut ki âlem, güneşle, nurla dopdolu… Sen, kör gibi karanlıklara gittikten sonra elbette ondan uzakta kalırsın, mahrum olursun!
-
بی نصیب آیی از آن نور عظیم ** بستهروزن باشی از ماه کریم
- O kerem sahibi aya pencereni kapatırsan o ulu nurdan elbette nasibin olmaz!
-
تو درون چاه رفتستی ز کاخ ** چه گنه دارد جهانهای فراخ 2830
- Sen köşkten çıkmış, kuyuya girmişsin. Bu geniş âlemlerin ne günahı var?
-
جان که اندر وصف گرگی ماند او ** چون ببیند روی یوسف را بگو
- Kurt huylarıyla huylanmış olan ruh, Yusuf’un yüzünü nasıl görebilir, söyle!
-
لحن داودی به سنگ و که رسید ** گوش آن سنگین دلانش کم شنید
- Davud’un sesi dağlara, taşlara ulaştı da yine o taş yüreklilerin kulaklarına girmedi!
-
آفرین بر عقل و بر انصاف باد ** هر زمان والله اعلم بالرشاد
- Her an akla, insafa aferin! Doğrusunu Allah bilir ya!
-
صدقوا رسلا کراما یا سبا ** صدقوا روحا سباها من سبا
- Ey Sebâlılar, peygamberleri tasdik edin, Allah’a olan ruhu tasdik edin!
-
صدقوهم هم شموس طالعه ** یومنوکم من مخازی القارعه 2835
- Tasdik edin; onlar doğmuş güneşlerdir… Onlar sizi kıyametin azaplarından kurtarırlar.
-
صدقوهم هم بدور زاهره ** قبل ان یلقوکم بالساهره
- Tasdik edin; onlar kıyamet kopmadan önce, oraya varmanızdan evvel sizi de nurlandıran, âlemi de nurlandıran aydın dolunaydır.