-
کو بگوید کین قدر تن که منم ** خانهای از سنگ باید کردنم
- “Kışa dayanamıyorum sağ olursam taştan bir ev kurmam lazım.
-
چونک تابستان بیاید من بچنگ ** بهر سرما خانهای سازم ز سنگ
- Yaz gelince dişimle tırnağımla çalışıp çabalayayım, kışın barınmak için bir taş ev kurayım” der.
-
چونک تابستان بیاید از گشاد ** استخوانها پهن گردد پوست شاد
- Fakat yaz gelip de ısındı mı kellesi, kemiği yerine geldi mi, ilikleri, kemikleri kızışıp derisi gerildi mi,
-
گوید او چون زفت بیند خویش را ** در کدامین خانه گنجم ای کیا
- Kendisini koskocaman görür de “İyi ama ben hangi eve sığarım ki?” der.
-
زفت گردد پا کشد در سایهای ** کاهلی سیری غری خودرایهای 2890
- İrileşir, ayağını çeker… Tembel tembel, karnı tok sırtı pek, kendisine güvenmiş bir halde bir gölgeye çekilir.
-
گویدش دل خانهای ساز ای عمو ** گوید او در خانه کی گنجم بگو
- Gönlü “Bir ev kur” derse de o, “Söyle be yahu, ben nasıl olur da bir eve sığarım ki?” diye cevap verir.
-
استخوان حرص تو در وقت درد ** درهم آید خرد گردد در نورد
- Sen de bir belâya, bir musibete düştün mü büzülürsün, hırs kemiklerin bitişir; küçülür, kalırsın.
-
گویی از توبه بسازم خانهای ** در زمستان باشدم استانهای
- “Tövbeden bir ev kurayım, kışın o evceğizde barınayım” dersin.
-
چون بشد درد و شدت آن حرص زفت ** همچو سگ سودای خانه از تو رفت
- Fakat dertten kurtuldun da hırsın büyüdü mü köpek gibi ev sevdası geçer gider.
-
شکر نعمت خوشتر از نعمت بود ** شکرباره کی سوی نعمت رود 2895
- Nimete şükretmek, nimetten daha hoştur. Şükreden kişi, hiç şükretmeyi bırakır da nimet sevdasına düşer mi?