-
افعیی بر پشت تو بر میرود ** او ز بامی بیندش آگه کند 2970
- Âdeta ardından bir yılan gidiyor; birisi de damdan görüp haber veriyor.
-
گوییش خاموش غمگینم مکن ** گوید او خوش باش خود رفت آن سخن
- Ona sus, beni dertlendirme, bana keder verme diyorsun. Adamcağız, peki benden günah gitti diyor.
-
چون زند افعی دهان بر گردنت ** تلخ گردد جمله شادی جستنت
- Fakat yılan seni boynundan sokunca bütün neşen zehir kesilir de o adama,
-
پس بدو گویی همین بود ای فلان ** چون بندریدی گریبان در فغان
- “Be adam mademki iş böyleydi, neden yenini yakanı yırtarak feryat etmedin?
-
یا ز بالایم تو سنگی میزدی ** تا مرا آن جد نمودی و بدی
- Yahut yukardan tepeme bir taş atıp bana işin ciddiyetini, işin vehametini bildirmedin?” dersin.
-
او بگوید زآنک میآزردهای ** تو بگویی نیک شادم کردهای 2975
- O adam da iyi ama sen, benim sözümden inciniyordun. Ne faydası var? Sana çok söyledim ama kâr etmedi ki.
-
گفت من کردم جوامردی بپند ** تا رهانم من ترا زین خشک بند
- Ben sana iyilik ettim, seni bu kötü işten kurtarmak için öğütler verdim.
-
از لیمی حق آن نشناختی ** مایهی ایذا و طغیان ساختی
- Kötülüğünden bu iyiliğin kadrini bilmedin… Öğüdüm, seni büsbütün azdırdı, bana büsbütün cefa etmeye, beni büsbütün incitmeye başladın der.
-
این بود خوی لیمان دنی ** بد کند با تو چو نیکویی کنی
- Aşağılık, kötü kişilerin huyu budur. Sen ona iyilik ettin mi o, sana kötülük eder.
-
نفس را زین صبر میکن منحنیش ** که لیمست و نسازد نیکویش
- Sabırla nefsin belini bük. O alçaktır, kötüdür, iyilik etmeye gelmez ona!