-
او بگوید زآنک میآزردهای ** تو بگویی نیک شادم کردهای 2975
- O adam da iyi ama sen, benim sözümden inciniyordun. Ne faydası var? Sana çok söyledim ama kâr etmedi ki.
-
گفت من کردم جوامردی بپند ** تا رهانم من ترا زین خشک بند
- Ben sana iyilik ettim, seni bu kötü işten kurtarmak için öğütler verdim.
-
از لیمی حق آن نشناختی ** مایهی ایذا و طغیان ساختی
- Kötülüğünden bu iyiliğin kadrini bilmedin… Öğüdüm, seni büsbütün azdırdı, bana büsbütün cefa etmeye, beni büsbütün incitmeye başladın der.
-
این بود خوی لیمان دنی ** بد کند با تو چو نیکویی کنی
- Aşağılık, kötü kişilerin huyu budur. Sen ona iyilik ettin mi o, sana kötülük eder.
-
نفس را زین صبر میکن منحنیش ** که لیمست و نسازد نیکویش
- Sabırla nefsin belini bük. O alçaktır, kötüdür, iyilik etmeye gelmez ona!
-
با کریمی گر کنی احسان سزد ** مر یکی را او عوض هفصد دهد 2980
- Kerem sahibi birisine ihsanda bulunursan değer. Bire karşılık sana yedi yüz verir.
-
با لیمی چون کنی قهر و جفا ** بندهای گردد ترا بس با وفا
- Bu alçağa da cefa eder, onu kahreylersen sana aşırı vefalar gösterir, kulun kölen olur.
-
کافران کارند در نعمت جفا ** باز در دوزخ نداشان ربنا
- Kâfirler, nimete eriştiler mi cefa tohumunu ekerler de sonra cehennemde, aman yarabbi diye bağırıp dururlar.”
-
حکمت آفریدن دوزخ آن جهان و زندان این جهان تا معبد متکبران باشد کی ائتیا طوعا او کرها
- Allah’ın ahrette cehennemi, dünyada zindanı yaratmadan maksadı, kendilerini büyük görenlerin ister istemez Allah’a kulluk etmeleridir
-
که لیمان در جفا صافی شوند ** چون وفا بینند خود جافی شوند
- Alçaklar, cefaya, derde düştüler mi arınır, temizlenirler. Vefa gördüler mi de cefakâr olurlar.
-
مسجد طاعاتشان پس دوزخست ** پایبند مرغ بیگانه فخست
- Şu halde onların ibadet edecekleri mescit cehennemdir, yabancı kuşun ayağını bağlayan, tuzaktır.