English    Türkçe    فارسی   

3
3023-3032

  • آن فقیری کو ز معنی بوی یافت ** دست ببریده همی زنبیل بافت
  • Mana kokusunu duyan o yoksul da eli kesik olduğu halde zembil örerdi ya!
  • عاشقان اندر عدم خیمه زدند ** چون عدم یک‌رنگ و نفس واحدند
  • Âşıklar, yoklukta çadır kurarlar… Onlar, yokluk gibi bir renktedirler, bir tek ruhları vardır onların!
  • شیرخواره کی شناسد ذوق لوت ** مر پری را بوی باشد لوت و پوت 3025
  • Süt emen çocuk yemekten nasıl zevk alabilir? Perinin gıdası kokudan ibarettir.
  • آدمی کی بو برد از بوی او ** چونک خوی اوست ضد خوی او
  • Fakat insanoğlu perinin kokusundan koku alabilir mi? Huyu, onun huyunun zıddıdır.
  • یابد از بو آن پری بوی‌کش ** تو نیابی آن ز صد من لوت خوش
  • Perinin az bir güzel kokudan aldığı zevki, sen yüz batman güzel yemekten bile alamazsın.
  • پیش قبطی خون بود آن آب نیل ** آب باشد پیش سبطی جمیل
  • Nil ırmağının suyu Mısırlılara kan kesildiği halde İsrailoğulları’na sudur.
  • جاده باشد بحر ز اسرائیلیان ** غرقه گه باشد ز فرعون عوان
  • Deniz, Firavunu boğduğu halde İsrailoğulları’na bir ana cadde haline gelir.
  • مخصوص بودن یعقوب علیه السلام به چشیدن جام حق از روی یوسف و کشیدن بوی حق از بوی یوسف و حرمان برادران و غیر هم ازین هر دو
  • Allah kadehini Yusuf’un yüzünden içmek, Allah kokusunu Yusuf’un kokusundan duymak, Yakup aleyhisselâm’a mahsustur. Yusuf’un kardeşleri de bunlardan mahrumdur başkaları da
  • آنچ یعقوب از رخ یوسف بدید ** خاص او بد آن به اخوان کی رسید 3030
  • Yakup’un, Yusuf’un yüzünde gördüğü nur, ancak Yakup’a mahsustu. Kardeşleri bunu nereden görecekler?
  • این ز عشقش خویش در چه می‌کند ** و آن بکین از بهر او چه می‌کند
  • Bu, sevgiliye olan sevdası yüzünden kendini kuyulara atar. Öbürü kininden sevgiliye kuyu kazar!
  • سفره‌ی او پیش این از نان تهیست ** پیش یعقوبست پر کو مشتهیست
  • Sofra, onun önünde ekmeksizdir, bomboştur… Fakat Yakup’un önünde nimetlerle dopdoludur, iştahını açar.