-
گفت موسی هین تو دانی رو رسید ** نطق این هر دو شود بر تو پدید
- Musa dedi ki: “Hadi, peki… Bu ikisinin dillerini anlayacaksın, yürü git! “
-
بامدادان از برای امتحان ** ایستاد او منتظر بر آستان 3305
- Adam, sabah çağı, bakalım sahiden dillerini öğrendim mi, anlayacak mıyım ki? Diye kapının eşiğinde beklemekteydi.
-
خادمه سفره بیفشاند و فتاد ** پارهای نان بیات آثار زاد
- Hizmetçi kadın sofra örtüsü silkerken bir lokmacık bayat ekmek düştü.
-
در ربود آن را خروسی چون گرو ** گفت سگ کردی تو بر ما ظلم رو
- Ekmek parçasını horoz, hemencicik kapıverdi. Köpek dedi ki: Sen, bize zulmettin.
-
دانهی گندم توانی خورد و من ** عاجزم در دانه خوردن در وطن
- Buğday tanesi de yiyebilirsin. Hâlbuki ben yiyemem ki… Yerimde, yurdumda bundan âcizim ben.
-
گندم و جو را و باقی حبوب ** میتوانی خورد و من نه ای طروب
- Sen buğday da yiyebilirsin, arpa da, darı, mısır gibi başka şeyler de… Hâlbuki ben bunları yiyemem.
-
این لب نانی که قسم ماست نان ** میربایی این قدر را از سگان 3310
- Böyle olduğu halde bizim kısmetimiz olan şu bir parçacık ekmeği bile kapıyorsun!
-
جواب خروس سگ را
- Horozun köpeğe cevabı
-
پس خروسش گفت تن زن غم مخور ** که خدا بدهد عوض زینت دگر
- Bu sözü duyan horoz, “Merak etme, Allah sana buna karşılık başka şeyler verir.
-
اسپ این خواجه سقط خواهد شدن ** روز فردا سیر خور کم کن حزن
- Bu ev sahibinin atı sakatlanacak, yarın sabah, adamakıllı doyacaksın, kederlenme.
-
مر سگان را عید باشد مرگ اسپ ** روزی وافر بود بی جهد و کسپ
- Atın ölümü, köpeklere bir bayram olacak… Çalışıp çabalamadan bir hayli rızık dökülüp kalacak“ dedi.