-
خواب میبینند و آنجا خواب نه ** در عدم در میروند و باب نه
- Uyumadıkları halde rüya görürler, görünürde bir kapı yoktur, yokluğa giderler!
-
خانهی تنگ و درون جان چنگلوک ** کرد ویران تا کند قصر ملوک 3555
- Ev dar. Ruh bu daracık evde eli, ayağı çarpılmış gibi iki büklüm. O evi, padişahların sarayları genişletmek, mamur bir hale koymak için yıkar.
-
چنگلوکم چون جنین اندر رحم ** نهمهه گشتم شد این نقلان مهم
- Ben de ana rahminde iki büklüm oldum. Dokuz ay doldu, artık buradan göçmem gerek!
-
گر نباشد درد زه بر مادرم ** من درین زندان میان آذرم
- Anamı doğum ağrısı tutmasa bu zindanda ateş içinde kalırım.
-
مادر طبعم ز درد مرگ خویش ** میکند ره تا رهد بره ز میش
- Bir anaya benzeyen tabiatın da kuzu, koyundan doğsun diye ağrıya düşüyor, bu ağrı, doğum yolunu açıyor.
-
تا چرد آن بره در صحرای سبز ** هین رحم بگشا که گشت این بره گبز
- Ey tabiat, rahmini aç… Kuzu büyüdü, çıksın da o yemyeşil ovada yayılsın, otlasın artık!
-
درد زه گر رنج آبستان بود ** بر جنین اشکستن زندان بود 3560
- Doğum ağrısı, gebeye bir derttir ama çocuk için zindanın yıkılması gibidir.
-
حامله گریان ز زه کاین المناص ** و آن جنین خندان که پیش آمد خلاص
- Gebe, ne yapayım, nereye sığınayım? Diye ağlar… Çocuk kurtuluş vakti geldi diye güler!
-
هرچه زیر چرخ هستند امهات ** از جماد و از بهیمه وز نبات
- Göğün altındaki analar (ateş, yel, su, toprak) la cansız şeyler, canlı mahlûklar, nebatlar. Hulâsa ne varsa,
-
هر یکی از درد غیری غافل اند ** جز کسانی که نبیه و کاملاند
- Hepsi, birbirlerinin derdinden gafildir. Yalnız bilen ve kemale sahip olan kişiler, bunların dertlerini bilir.