-
او همیگوید عجب این قبض چیست ** قبض آن مظلوم کز شرت گریست
- O, bu sıkıntı, bu darlık nedir ki, der. Şerrinden ağlayan mazlum yok mu? İşte onun sıkıntısı, onun darlığı.
-
چون بدین قبض التفاتی کم کند ** باد اصرار آتشش را دم کند
- Bu darlığa, bu sıkıntıya pek aldırış etmezse bu inadının rüzgârı ateşini üfler.
-
قبض دل قبض عوان شد لاجرم ** گشت محسوس آن معانی زد علم
- Hulâsa gönül sıkıntısı, memurların sıkıştırması hâline gelir, o manalar, duyulur, görülür bir hâle gelip meydana çıkar.
-
غصهها زندان شدست و چارمیخ ** غصه بیخست و بروید شاخ بیخ
- Dertler, zindan ve çarmıh olur. Dert; köktür, kök; dal budak verir.
-
بیخ پنهان بود هم شد آشکار ** قبض و بسط اندرون بیخی شمار 360
- Kök gizliydi, meydana çıktı. Sen de darlığını, ferahlığını bir kök bil.
-
چونک بیخ بد بود زودش بزن ** تا نروید زشتخاری در چمن
- Kötü kökse hemencecik, çabucak onu sök ki çimenlikte çirkin bir diken çıkmasın.
-
قبض دیدی چارهی آن قبض کن ** زانک سرها جمله میروید ز بن
- İç sıkıntısı görünce ona bir çare bul. Çünkü dallar, hep kökten meydana gelir.
-
بسط دیدی بسط خود را آب ده ** چون بر آید میوه با اصحاب ده
- Genişlik gördün mü de onu sula, yetişip meyve verince dostlara dağıt.
-
باقی قصهی اهل سبا
- Seba’lılar hikâyesi
-
آن سبا ز اهل صبا بودند و خام ** کارشان کفران نعمت با کرام
- Seba’lılar, heveslerine uymuş ham kişilerdi. İşleri, güçleri büyüklerin nimetlerine karşı nankörlükte bulunmaktı.
-
باشد آن کفران نعمت در مثال ** که کنی با محسن خود تو جدال 365
- Bu nankörlük, âdeta sana ihsan eden adama karşı kötülükte bulunmana, onunla savaşmana benzer.