-
آکل و ماکول را حلقست و نای ** غالب و مغلوب را عقلست و رای
- Yiyenle yenenin boğazı, gırtlağı var… Galiple mağlûbun aklı reyi.
-
حلق بخشید او عصای عدل را ** خورد آن چندان عصا و حبل را
- Allah adalet asâsına boğaz verdi de o kadar sopaları, o kadar ipleri yedi.
-
واندرو افزون نشد زان جمله اکل ** زانک حیوانی نبودش اکل و شکل
- Öyle olduğu halde o yemeden semirmedi, şişmedi. Yiyişi de hayvan yiyişi değildi, kendisi de hayvan değil.
-
مر یقین را چون عصا هم حلق داد ** تا بخورد او هر خیالی را که زاد
- Allah her doğan hayali yesin diye yakına da, asâya verdiği gibi boğaz verdi.
-
پس معانی را چو اعیان حلقهاست ** رازق حلق معانی هم خداست 40
- Âyan gibi maaninin de boğazı vardır… Maaniyi rızıklandıran da Allah’tır.
-
پس ز مه تا ماهی هیچ از خلق نیست ** که بجذب مایه او را حلق نیست
- Balıktan aya kadar mahlûkattan hiçbiri yoktur ki gıdayı çekecek, yiyecek ağzı olmasın.
-
حلق جان از فکر تن خالی شود ** آنگهان روزیش اجلالی شود
- Nefsin boğazı vesveseden boşaldı mı ululuk vahyine konuk olur.
-
شرط تبدیل مزاج آمد بدان ** کز مزاج بد بود مرگ بدان
- Fakat bil ki bunun şartı mizacı tebdil etmektir. Çünkü kötülerin ölümü kötü mizaçtandır.
-
چون مزاج آدمی گلخوار شد ** زرد و بدرنگ و سقیم و خوار شد
- İnsanın mizacı toprak yemeye alışırsa rengi sararır, kötüleşir. İnsan hastalanır, düşkün bir hale gelir.
-
چون مزاج زشت او تبدیل یافت ** رفت زشتی از رخش چون شمع تافت 45
- Fakat kötü mizacı değişirse kötülüğü gider, yüzü çırağ gibi parlar.