Atını öyle sürer, öyle şahlandırır ki gökyüzüne çıkmaya kalkışır.
چشم را از غیر و غیرت دوخته ** همچو آتش خشک و تر را سوخته3615
Ne kimseyi görür, ne kimsenin hasedine bakar. Her şeyden gözünü yummuştur; ateş gibi kuruyu da yakmıştır, yaşı da.
گر پشیمانی برو عیبی کند ** آتش اول در پشیمانی زند
Yaptığı işten bir pişmanlık duyar ve bu pişmanlık ona bir ayıp olursa o, önce pişmanlığa ateş salar, yakıp yandırır.
خود پشیمانی نروید از عدم ** چون ببیند گرمی صاحبقدم
Zaten adam, bir işte ayak diredi mi hiç yoktan pişmanlık meydana gelmez ki!
شناختن هر حیوانی بوی عدو خود را و حذر کردن و بطالت و خسارت آنکس کی عدو کسی بود کی ازو حذر ممکن نیست و فرار ممکن نی و مقابله ممکن نی
Her hayvanın, düşmanının kokusunu duyup çekinmesi, kendisinden çekinilmeye, kaçmaya, karşı koymaya imkân bulunmayan birisiyle düşmanlığa kalkışan adamın ziyankârlığı
اسپ داند بانگ و بوی شیر را ** گر چه حیوانست الا نادرا
At, aslanın sesini de tanır, kokusunu da duyar. Hayvandır ama düşmanını bilmemesi, duymaması pek nadirdir.
بل عدو خویش را هر جانور ** خود بداند از نشان و از اثر
Hatta zaten yalnız at değil, her hayvan, düşmanını, nişanından, eserinden tanır, bilir.
روز خفاشک نیارد بر پرید ** شب برون آمد چو دزدان و چرید3620
Yarasacık gündüz uçamaz, hırsızlar gibi geceleyin çıkar, yayılır.
از همه محرومتر خفاش بود ** که عدو آفتاب فاش بود
Hayvanlardan hepsinden daha mahrum hayvan yarasadır. Meydanda ki güneşin düşmanıdır o.
نه تواند در مصافش زخم خورد ** نه بنفرین تاندش مهجور کرد
Fakat ne ben senin düşmanınım diye güneşe karşı koyabilir, ne nefretiyle onu uzaklaştırabilir!
آفتابی که بگرداند قفاش ** از برای غصه و قهر خفاش
Güneş, yarasanın derdine, kahrına bakıp yüzünü döndürse, gizlense bu,