-
رزق حق حکمت بود در مرتبت ** کان گلوگیرت نباشد عاقبت
- Allah’ın verdiği rızık, insan mertebesine göre hikmettir. O rızık sonunda senin boğazında durmaz, seni öldürüp mahvetmez!
-
این دهان بستی دهانی باز شد ** کو خورندهی لقمههای راز شد
- Bu ağzını kapadın mı başka bir ağız açılır… O ağız sır lokmalarını yer, yutar.
-
گر ز شیر دیو تن را وابری ** در فطام اوبسی نعمت خوردی
- Bedenini Şeytan aslanından kurtarabilirsen Allah sofrasında nice nimetler yersin!
-
ترکجوشش شرح کردم نیمخام ** از حکیم غزنوی بشنو تمام
- Ben bu sözü, Türklerin et yemeği gibi yarı pişmiş, yarı ham bir halde anlattım. Sen tamamını Hâkim-i Gaznevî’den duy!
-
در الهینامه گوید شرح این ** آن حکیم غیب و فخرالعارفین 3750
- O gayb hakîmi, o ariflerin övündükleri zat, bunu İlahînâme’de anlatır:
-
غم خور و نان غمافزایان مخور ** زانک عاقل غم خورد کودک شکر
- Gam ye de, gam artıranların, seni derde sokanların ekmeğini yeme... çünkü akıllı adam gam yer, çocuksa şeker!
-
قند شادی میوهی باغ غمست ** این فرح زخمست وآن غم مرهمست
- Neşe şekeri, gam bahçesinin meyvasıdır. Bu ferah yaradır, o gam merhem.
-
غم چو بینی در کنارش کش به عشق ** از سر ربوه نظر کن در دمشق
- Gamı gördün mü aşkla kucakla… Şam’a Rübve tepesinden bak!
-
عاقل از انگور می بیند همی ** عاشق از معدوم شی بیند همی
- Akıllı adam, şarabı üzümde görür… Âşık varı yokta bulur.
-
جنگ میکردند حمالان پریر ** تو مکش تا من کشم حملش چو شیر 3755
- Geçen gün hamallar, sen alma, o yükü ben aslan gibi taşırım diye birbirleriyle savaşıp duruyorlardı.