-
قند شادی میوهی باغ غمست ** این فرح زخمست وآن غم مرهمست
- Neşe şekeri, gam bahçesinin meyvasıdır. Bu ferah yaradır, o gam merhem.
-
غم چو بینی در کنارش کش به عشق ** از سر ربوه نظر کن در دمشق
- Gamı gördün mü aşkla kucakla… Şam’a Rübve tepesinden bak!
-
عاقل از انگور می بیند همی ** عاشق از معدوم شی بیند همی
- Akıllı adam, şarabı üzümde görür… Âşık varı yokta bulur.
-
جنگ میکردند حمالان پریر ** تو مکش تا من کشم حملش چو شیر 3755
- Geçen gün hamallar, sen alma, o yükü ben aslan gibi taşırım diye birbirleriyle savaşıp duruyorlardı.
-
زانک زان رنجش همیدیدند سود ** حمل را هر یک ز دیگر میربود
- Neden? Çünkü o zahmette rahmet, o eziyette kâr görüyorlardı da yükü her biri, öbüründen kapıyordu.
-
مزد حق کو مزد آن بیمایه کو ** این دهد گنجیت مزد و آن تسو
- Nerede Allah’ın verdiği ücret, nerede o sermayesiz herifin verdiği ücret? Bu, sana ücret olarak bir hazine bağışlar, o birkaç mangır verir!
-
گنج زری که چو خسپی زیر ریگ ** با تو باشد ان نباشد مردریگ
- Allah’ın bağışladığı altın, sen ölüp kumlar, topraklar altında yatsan bile seninledir… Öldükten sonra kalıp başkalarına nasip olan mal değildir o!
-
پیش پیش آن جنازهت میدود ** مونس گور و غریبی میشود
- Allah malı, adım, adım cenazenin önünden gider, kabirde sana gurbet arkadaşı olur.
-
بهر روز مرگ این دم مرده باش ** تا شوی با عشق سرمد خواجهتاش 3760
- Ebedi aşkla kapı yoldaşı olmak için ölüm gününe hazırlan da şimdiden öl!
-
صبر میبیند ز پردهی اجتهاد ** روی چون گلنار و زلفین مراد
- Sabır, gayret perdesi ardındaki sevgilinin nar gibi yüzünü, o isteğin, o dileğin ikiye ayrılmış saçlarını görmektedir.