گویم افکندم به پیشت جان خویش ** زنده کن یا سر ببر ما را چو میش
Diyeyim ki: İşte canımı önüne attım. İster dirilt, ister koyun gibi kes başımı!
کشته و مرده به پیشت ای قمر ** به که شاه زندگان جای دگر
Ey ay yüzlü, senin huzurunda kesilip ölmek, başka yerde dirilere padişah olmaktan yeğ.
آزمودم من هزاران بار بیش ** بی تو شیرین مینبینم عیش خویش 3800
Ben bin kere, hatta daha da fazla sınadım, anladım: sensiz yaşamam pek acı, tahammül edilir şey değil!
غن لی یا منیتی لحن النشور ** ابرکی یا ناقتی تم السرور
Ey emelim, maksadım sevgili, sur üfürür gibi nağmelerle terennüm et de beni dirilt… Ey devem, çök artık… Neşe tamamlandı!
ابلعی یا ارض دمعی قد کفی ** اشربی یا نفس وردا قد صفا
Ey yeryüzü, gözyaşlarımı em, yeter gayri… Ey nefis, iç o tatlı suyu, bulanıklığı geçti, duruldu artık!
عدت یا عیدی الینا مرحبا ** نعم ما روحت یا ریح الصبا
Ey yeryüzü, gözyaşlarımı em, yeter gayri… Merhaba ey seher yeli! Bize dostun kokusunu getirdin, ne güzel de estin ya!
گفت ای یاران روان گشتم وداع ** سوی آن صدری که امیرست و مطاع
Dostlar, dedi, ben gidiyorum, elveda. Ben o emîre, o emrine itaat edilen Sadr-ı Cihan’a gidiyorum.
دمبدم در سوز بریان میشوم ** هرچه بادا باد آنجا میروم 3805
Anbean onun aşkıyla, onun ayrılığıyla yanmaktayım… Artık ne olursa olsun, gidiyorum ben!
گرچه دل چون سنگ خارا میکند ** جان من عزم بخارا میکند
Sevgilinin gönlü mermerler gibi katı bir hale gelse bile ruhum yine Buhara’ya gitmek istiyor.
مسکن یارست و شهر شاه من ** پیش عاشق این بود حب الوطن
Orası sevgilimin konağı, padişahımın şehri; benim vatanım orası… Âşıklara vatan sevgisi budur!
پرسیدن معشوقی از عاشق غریب خود کی از شهرها کدام شهر را خوشتر یافتی و انبوهتر و محتشمتر و پر نعمتتر و دلگشاتر
Bir mâşukun, garip âşığına “Şehirlerden hangi şehri daha güzel buldun, Hangi şehir daha kalabalık, daha büyük? Hangi şehrin nimetleri daha bol, hangi şehir daha ziyade iç açıcı” diye sorması