-
چون رهیدی و خدایت راه داد ** سوی زندان میروی چونت فتاد
- Allah, bir fırsat verdi, kurtuldun… Sonra da zindana gidiyorsun ha… Ne oldu sana?
-
بر تو گر دهگون موکل آمدی ** عقل بایستی کز ایشان کم زدی
- Sana on çeşit memur dikseler bile onlardan kaçıp gizlenmen lazım; akıl, bunu emreder.
-
چون موکل نیست بر تو هیچکس ** از چه بسته گشت بر تو پیش و پس
- Hâlbuki senin başında tek bir memur bile yok. Neden böyle önden, arttan yolun bağlandı?”
-
عشق پنهان کرده بود او را اسیر ** آن موکل را نمیدید آن نذیر 3820
- Gizli aşk, onu esir etmişti. O öğütçü, o korkutucu o gizli memuru görmüyordu ki!
-
هر موکل را موکل مختفیست ** ورنه او در بند سگ طبعی ز چیست
- Her memurun başında gizli bir memur var. Böyle değil de o memur, neden köpeğe benzeyen tabiatına esir. Neden onun bağlarıyla bağlı?
-
خشم شاه عشق بر جانش نشست ** بر عوانی و سیهروییش بست
- Padişahın kızgınlığı ruhuna tesir etmiş, onu memurluğa, kara yüzlülüğe bağlamış.
-
میزند او را که هین او رابزن ** زان عوانان نهان افغان من
- Hadi vur şu adamı diye onu dövüp duruyor! Benim feryadım, işte o gizli memurlardan!
-
هرکه بینی در زیانی میرود ** گرچه تنها با عوانی میرود
- Kimi ziyanda görürsen bil ki görünüşte yapayalnız bile olsa hakikatte o ziyana bir memurla sürüklenir, gider.
-
گر ازو واقف بدی افغان زدی ** پیش آن سلطان سلطانان شدی 3825
- Bu hali bilseydin feryat eder, o padişahlar padişahına sığınırdın.
-
ریختی بر سر به پیش شاه خاک ** تا امان دیدی ز دیو سهمناک
- Padişahın huzurunda başına topraklar saçar da o korkunç Şeytan’dan kurtulurdun.