-
پر سبک دارد ره بالا کند ** چون گلآلو شد گرانیها کند
- Kanat dediğin adamı yücelere çeker… Topraklara bulandı mı da ağırlaşır, adam uçamaz gayrı!
-
لاابالی گفتن عاشق ناصح و عاذل را از سر عشق
- Âşığın, aşk sırrını anlamayan öğütçüye ulu orta cevabı
-
گفت ای ناصح خمش کن چند چند ** پند کم ده زانک بس سختست بند 3830
- Âşık dedi ki: “Ey öğütçü, sus… Niceye bir öğüt vereceksin, niceye bir? Vazgeç bu öğütten; bağ, pek kuvvetli.
-
سختتر شد بند من از پند تو ** عشق را نشناخت دانشمند تو
- Senin öğüdünden daha da kuvvetlendi. Senin âlimin aşk nedir, tanımadı ki!
-
آن طرف که عشق میافزود درد ** بوحنیفه و شافعی درسی نکرد
- Bir yerde aşk fazlalaştı, derdi arttırdı mı orada ne Ebû Hanîfe bir ders verebilir, ne Şâfiî!”
-
تو مکن تهدید از کشتن که من ** تشنهی زارم به خون خویشتن
- Beni ölümle tehdit etme... Kendi kanıma susamış birisiyim ben zaten!
-
عاشقان را هر زمانی مردنیست ** مردن عشاق خود یک نوع نیست
- Âşıklara her an bir ölüm var… Âşıkların ölümü bir çeşit değil!
-
او دو صد جان دارد از جان هدی ** وآن دوصد را میکند هر دم فدی 3835
- Âşık, doğru yolun ruhunu bulmuş, o ruhla iki yüz cana sahip olmuştur da her an iki yüzünü de feda edip durmadadır.
-
هر یکی جان را ستاند ده بها ** از نبی خوان عشرة امثالها
- Feda ettiği her cana karşılık da on tana ecir alır. Kur’an’dan “ Kim bir iyilik yaparsa on mislini bulur” ayetini okusan a!
-
گر بریزد خون من آن دوسترو ** پایکوبان جان برافشانم برو
- O güzel yüzlü sevgili, kanımı dökerse neşeyle dönerek, zevkimden ayaklarımı yerlere vurarak canımı saçarım!
-
آزمودم مرگ من در زندگیست ** چون رهم زین زندگی پایندگیست
- Ben sınadım, benim hayatım ölümümde. Bu hayattan kurtuldum mu ebediyete erişeceğim.