-
بس کنم دلبر در آمد در خطاب ** گوش شو والله اعلم بالصواب
- Artık ben susayım, kâfi… Sevgili söylemeye başladı. Dinle, kulak kesil… Allah, doğruyu daha iyi bilir.
-
چونک عاشق توبه کرد اکنون بترس ** کو چو عیاران کند بر دار درس 3845
- Âşık tövbe etti mi… işte o zaman kork. Çünkü âşık, ayyarlar gibi daracığında ders verir!
-
گرچه این عاشق بخارا میرود ** نه به درس و نه به استا میرود
- Bu âşık, Buhara’ya gidiyor ama ders okumaya, üstada hizmet etmeye değil.
-
عاشقان را شد مدرس حسن دوست ** دفتر و درس و سبقشان روی اوست
- Âşıklara dostun güzelliği müderristir… Defterleri, dersleri, meşkleri de onun yüzü!
-
خامشند و نعرهی تکرارشان ** میرود تا عرش و تخت یارشان
- Susarlar ama tekrar tekrar attıkları nâralar sevgilinin arşına, tahtına kadar ulaşır.
-
درسشان آشوب و چرخ و زلزله ** نه زیاداتست و باب سلسله
- Dersleri fitne, oyun, dönüş ve titreyiştir. Onlar ne Ziyadat okurlar, ne Silsile.
-
سلسلهی این قوم جعد مشکبار ** مسلهی دورست لیکن دور یار 3850
- Bu kavmin silsilesi, sevgilinin simsiyah ve kıvırcık saçlarıdır. Onlarda devir meselesinden bahsederler ama sevgilinin devrinden.
-
مسلهی کیس ار بپرسد کس ترا ** گو نگنجد گنج حق در کیسهها
- Eğer birisi sana kese meselesini sorarsa ona de ki: Allah hazinesi keselere sığmaz ki!
-
گر دم خلع و مبارا میرود ** بد مبین ذکر بخارا میرود
- Âşıklara aralarında Hul ve Mübara’dan dem vururlarsa hoş gör. Hakikatte Buhara’yı anıyorlar demektir.
-
ذکر هر چیزی دهد خاصیتی ** زانک دارد هرصفت ماهیتی
- Her şeyi anış, başka bir hassa verir… her sıfatın başka bir mahiyeti var.