English    Türkçe    فارسی   

3
3874-3883

  • هرکه دیدش در بخارا گفت خیز ** پیش از پیدا شدن منشین گریز
  • Onu Buhara’da her gören “Durma, görünmeden hemen bir tarafa sıvış!
  • که ترا می‌جوید آن شه خشمگین ** تا کشد از جان تو ده ساله کین 3875
  • Padişah gazap etmiş, tam on yıllık öcünü almak için seni arayıp duruyor.
  • الله الله درمیا در خون خویش ** تکیه کم کن بر دم و افسون خویش
  • Allah aşkına olsun kendi kanına girme… Kendine pek o kadar güvenme!
  • شحنه‌ی صدر جهان بودی و راد ** معتمد بودی مهندس اوستاد
  • Sadr-ı Cihan’ın Şahnesiydin, itimadına mazhar olmuş üstat bir mühendistin.
  • غدو کردی وز جزا بگریختی ** رسته بودی باز چون آویختی
  • Ona hıyanette bulundun, cezadan da kaçtın… Neyse, bu suretle kurtulduğun halde şimdi nasıl oldu da tekrar geldin?
  • از بلا بگریختی با صد حیل ** ابلهی آوردت اینجا یا اجل
  • Yüzlerce hileyle belâdan kurtulmuştun, seni buraya aptallığın mı getirdi, ecelin mi?
  • ای که عقلت بر عطارد دق کند ** عقل و عاقل را قضا احمق کند 3880
  • Aklın Utaridi bile beğenmez, kınardı… Fakat kaza ve kader, aklı da ahmak bir hale sokuyor, akıllıyı da!
  • نحس خرگوشی که باشد شیرجو ** زیرکی و عقل و چالاکیت کو
  • Sen, aslanı arayan talihsiz tavşansın. Nerede aklın, nerede bilgin, nerede çevikliğin, çabuk anlayışın?
  • هست صد چندین فسونهای قضا ** گفت اذا جاء القضا ضاق الفضا
  • Kaza ve kaderin böyle yüzlerce afsunları vardır. Kaza geldi mi âlem daralır derler.
  • صد ره و مخلص بود از چپ و راست ** از قضا بسته شود کو اژدهاست
  • Sağda, solda yüzlerce yol, yüzlerce kaçıp kurtulunacak yer vardır da kaza ve kader, gelince hepsi bağlanır, kapanır; kaza ve kader bir ejderhadır” diyordu.
  • جواب گفتن عاشق عاذلان را وتهدید کنندگان را
  • Âşığın, kendisini kınayan ve tehdit edenlere cevap vermesi