-
برجهید آن کشته ز آسیبش ز جا ** در خطاب اضربوه بعضها
- Öküzün bazı yerleriyle ölüye vurun hitabı geldi; vurdular. O öldürülmüş adam dirildi, fırlayıp kalktı.
-
یا کرامی اذبحوا هذا البقر ** ان اردتم حشر ارواح النظر 3900
- Eğer şu ruhların haşredilmesini istiyorsanız ey ulu kişilerim, bu sözü kesin!
-
از جمادی مردم و نامی شدم ** وز نما مردم به حیوان برزدم
- Ben cemaattandım… Öldüm, yetişip gelişen bir varlık, nebat oldum. Nebatken öldüm, hayvan suretinde zuhur ettim.
-
مردم از حیوانی و آدم شدم ** پس چه ترسم کی ز مردن کم شدم
- Hayvanlıktan da geçtim, hayvanken de öldüm de insan oldum. Artık ölüp de yok olmaktan ne korkayım?
-
حملهی دیگر بمیرم از بشر ** تا بر آرم از ملایک پر و سر
- Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler âlemine geçip kol kanat açayım.
-
وز ملک هم بایدم جستن ز جو ** کل شیء هالک الا وجهه
- Melek olduktan sonra da ırmağı atlamak, melek sıfatını da terk etmek gerek, “Her, şey fanidir, helâk olur… ancak onun hakikati bakidir.”
-
بار دیگر از ملک قربان شوم ** آنچ اندر وهم ناید آن شوم 3905
- Bir kere daha melekken kurban olur da o vehme gelmeyen yok mu? İşte o olurum.
-
پس عدم گردم عدم چون ارغنون ** گویدم که انا الیه راجعون
- Yok olurum, suretlerin hepsini terk ederim de erganun gibi “ Biz, mutlaka geri dönenleriz, ona ulaşanlarız” derim…
-
مرگ دان آنک اتفاق امتست ** کاب حیوانی نهان در ظلمتست
- Ümmet, bunda ittifak etmiştir. Karanlıklarda gizli olan Âbıhayat yok mu? Ölümdür o.
-
همچو نیلوفر برو زین طرف جو ** همچو مستسقی حریص و مرگجو
- Nilüfer gibi ırmağın bu tarafında bit… Susama hastalığına uğrayan adam gibi haris ol, ölümü ara!