-
چند چوپانشان بخواند و نامدند ** خاک غم در چشم چوپان میزدند
- Onları, çoban ne kadar çağırdı da gelmediler… Çobanın gözüne toz, toprak serptiler.
-
که برو ما از تو خود چوپانتریم ** چون تبع گردیم هر یک سروریم
- “ Yürü be, biz senden ziyade çobanız… Her birimiz başız, uluyuz. Böyle olduğu hâlde nasıl sana uyarız?
-
طعمهی گرگیم و آن یار نه ** هیزم ناریم و آن عار نه
- Biz kurtlara lokmayız, senin adamın değil. Ateşin odunlarıyız, utanma arlanma yok bizde” dediler.
-
حمیتی بد جاهلیت در دماغ ** بانگ شومی بر دمنشان کرد زاغ 395
- Bilgisizlik, akılda bir taassuptur ki buna tutulanların şehirlerinde kargalar şom, şom bağırışırlar, yerleri, yurtları harabeye döner.
-
بهر مظلومان همیکندند چاه ** در چه افتادند و میگفتند آه
- Onlar mazlûmlar için kuyu kazdılar ama kazdıkları kuyuya kendileri düştüler, ah etmeye başladılar.
-
پوستین یوسفان بکشافتند ** آنچ میکردند یک یک یافتند
- Yusufların derilerini yüzdüler, fakat kendi yaptıklarını birer birer buldular.
-
کیست آن یوسف دل حقجوی تو ** چون اسیری بسته اندر کوی تو
- O Yusuf kimdir? Senin Hak arayan gönlün. O gönül, bir esir gibi senin yurdunda bağlıdır.
-
جبرئیلی را بر استن بستهای ** پر و بالش را به صد جا خستهای
- Bir Cebrail’i direğe bağlamış, koluna, kanadına yüzlerce yara açmış, perişan etmişsin de.
-
پیش او گوساله بریان آوری ** گه کشی او را به کهدان آوری 400
- Sonra da önüne kebap olmuş dana getiriyor, bazan da onu samanlığa götürüp
-
که بخور اینست ما را لوت و پوت ** نیست او را جز لقاء الله قوت
- Hadi ye, işte bizim yağlı gıdamız budur diyorsun. Hâlbuki ona Allah vuslatından başka gıda yoktur.