لیک شمع عشق چون آن شمع نیست ** روشن اندر روشن اندر روشنیست3920
Fakat aşk mumu, o muma benzemez ki. Aşk, aydınlıklar içindeki aydınlıklar aydınlığıdır.
او به عکس شمعهای آتشیست ** مینماید آتش و جمله خوشیست
O ateşli mumların aksine bir şeydir. Ateş gibi görünür ama baştanbaşa nurdur, güzellikten, hoşluktan ibarettir.
صفت آن مسجد کی عاشقکش بود و آن عاشق مرگجوی لا ابالی کی درو مهمان شد
Âşık öldüren mescidle ölümünü arayıp hiçbir şeye aldırış etmeyerek orada konuklayan âşık
یک حکایت گوش کن ای نیکپی ** مسجدی بد بر کنار شهر ری
Ey izi, tozu güzel, bir hikâye söyleyeyim, dinle:
هیچ کس در وی نخفتی شب ز بیم ** که نه فرزندش شدی آن شب یتیم
Rey şehrinin kıyısında bir mescit vardı.
بس که اندر وی غریب عور رفت ** صبحدم چون اختران در گور رفت
Hiç kimse yoktu ki orada gecelesin, yatsın da korkudan ödü patlayıp ölmesin; oğlu o gece yetim kalmasın.
خویشتن را نیک ازین آگاه کن ** صبح آمد خواب را کوتاه کن3925
Ona nice aç, çıplak garip gitti… Hepsi de sabah çağı yıldızlar gibi battı, mezara girdi!
هر کسی گفتی که پریانند تند ** اندرو مهمان کشان با تیغ کند
Sen de bunu iyice anla, kendine gel. Sabah geldi çattı, uykuyu bırak artık!
آن دگر گفتی که سحرست و طلسم ** کین رصد باشد عدو جان و خصم
Herkes, orada kuvvetli periler var, orada konaklayanları kör kılıçla kesip öldürüyorlar derdi.
آن دگر گفتی که بر نه نقش فاش ** بر درش کای میهمان اینجا مباش
Bazıları sihir ve tılsım var. Düşmanın canını almak için gözetip durmada diyordu.
شب مخسپ اینجا اگر جان بایدت ** ورنه مرگ اینجا کمین بگشایدت
Bazı kimseler, kapısına açıkça “Ey konuk, burada kalma. Canına kastın yoksa geceyi burada geçirme, burada yatıp uyuma. Yoksa ölüm sana pusu kurar” diye yazalım demekteydi.