-
چون تمنوا موت گفت ای صادقین ** صادقم جان را برافشانم برین
- Allah “Ey doğru kişiler, ölümü dinleyin” dedi. Ben de doğrucuyum, bu söze canımı veririm!”
-
ملامت کردن اهل مسجد مهمان عاشق را از شب خفتن در آنجا و تهدید کردن مرورا
- Mescid halkının o âşık konuğu, geceleyin mescide konaklama niyetinden dolayı kınamaları, burada kalma diye tehdit etmeleri
-
قوم گفتندش که هین اینجا مخسپ ** تا نکوبد جانستانت همچو کسپ
- Halk, “Sakın burada geceleme. Yoksa can alıcı, seni posa gibi eziverir!
-
که غریبی و نمیدانی ز حال ** کاندرین جا هر که خفت آمد زوال
- Sen garipsin, bunu bilmezsin… Burada kim yattı, uyuduysa mahvoldu.
-
اتفاقی نیست این ما بارها ** دیدهایم و جمله اصحاب نهی 3940
- Bu bir tesadüf değil. Bunu biz de nice defalar gördük, akıllı bilgiler kişiler de.
-
هر که آن مسجد شبی مسکن شدش ** نیمشب مرگ هلاهل آمدش
- Kim bu mescitte konakladıysa gece yarısı müthiş bir zehirle zehirlendi gitti.
-
از یکی ما تابه صد این دیدهایم ** نه به تقلید از کسی بشنیدهایم
- Bir kişiden yüz kişiye kadar nice ölenleri gördük. Birisinden duyup da rivayet etmiyoruz.
-
گفت الدین نصیحه آن رسول ** آن نصیحت در لغت ضد غلول
- Peygamber “Din nasihattir” dedi. Nasihat, lûgatte hıyanetin zıddıdır.
-
این نصیحت راستی در دوستی ** در غلولی خاین و سگپوستی
- Bu nasihatte dostlukta doğruluktan ibarettir. Doğru söylemez, aldatırsan, hainsin, köpek postuna bürünmüşsün, köpeksin!
-
بی خیانت این نصیحت از وداد ** مینماییمت مگرد از عقل و داد 3945
- Sana bu nasihati muhabbetimizden veriyoruz. Sakın akıldan, insaftan ayrılma! dedi.
-
جواب گفتن عاشق عاذلان را
- Âşığın, kendisini menedenlere cevabı
-
گفت او ای ناصحان من بی ندم ** از جهان زندگی سیر آمدم
- Âşık dedi ki: “Ey öğüt verenler, ben yaptığım dan nâdim değilim. Hayata doydum.