-
بر تو او از بهر دنیا و نبرد ** آن عذاب سرمدی را سهل کرد
- Dünya sevgisi, dünya geçimine savaşma yüzünden sana o ebedî azabı ehemmiyetsiz gösterir.
-
چه عجب گر مرگ را آسان کند ** او ز سحر خویش صد چندان کند
- Ölümü bile ehemmiyetsiz bir hale getirirse bunda şaşılacak ne var ki? O, sihriyle bunun gibi yüzlerce iş yapar!
-
سحر کاهی را به صنعت که کند ** باز کوهی را چو کاهی میتند 4070
- Sihir, bazen sanatla samanı dağ gösterir, bazen dağı saman!
-
زشتها را نغز گرداند به فن ** نغزها را زشت گرداند به ظن
- Gözbağcılıkla çirkinleri güzelleştirir, güzelleri, çirkin bir şekle sokar.
-
کار سحر اینست کو دم میزند ** هر نفس قلب حقایق میکند
- Sihrin hali budur; afsunlar, üfürür, her an hakikatleri başka bir şekle çevirir.
-
آدمی را خر نماید ساعتی ** آدمی سازد خری را وآیتی
- Bir an gelir, insanı eşek gösterir… Bir an gelir eşeği şaşılacak bir adam şekline bürür!
-
این چنین ساحر درون تست و سر ** ان فی الوسواس سحرا مستتر
- İşte senin içinde böyle bir sihirbaz gizlidir. Vesveselerde daimî bir sihir kudreti vardır!
-
اندر آن عالم که هست این سحرها ** ساحران هستند جادوییگشا 4075
- Fakat bu sihirlerin hüküm sürdüğü âlemde öyle sihirbazlar da var ki sihirlerin hükmünü gideriverirler.
-
اندر آن صحرا که رست این زهر تر ** نیز روییدست تریاق ای پسر
- Bu kuvvetli zehrin bittiği ovada tiryak da bitmiştir ey oğul!
-
گویدت تریاق از من جو سپر ** که ز زهرم من به تو نزدیکتر
- Tiryak, sana “Gel, beni kendine siper et… Ben, sana zehirden daha yakınım.