English    Türkçe    فارسی   

3
4210-4219

  • زانک از قرآن بسی گمره شدند ** زان رسن قومی درون چه شدند 4210
  • Çünkü çok kişiler Kur’an’ı anlayamadılar da yol azıttılar… Bazı kişilerse o ipe sarıldılar ama kuyunun dibine gittiler.
  • مر رسن را نیست جرمی ای عنود ** چون ترا سودای سربالا نبود
  • A inatçı, yücelere çıkmak sevdasında değilsen ipin ne suçu var?
  • باقی قصه‌ی مهمان آن مسجد مهمان کش و ثبات و صدق او
  • Konuk öldüren mescide konuklayan adam hikâyesinin sonu ve o konuğun niyetindeki doğruluk
  • آن غریب شهر سربالا طلب ** گفت می‌خسپم درین مسجد بشب
  • O himmeti yüce garip dedi ki: “Ben, bu mescitte kalacak, bu mescitte uyuyacağım.
  • مسجدا گر کربلای من شوی ** کعبه‌ی حاجت‌روای من شوی
  • Ey mescit, bana Kerbelâ olsan yine aldırış etmem. Sen beni muradıma eriştiren bir Kâbe olacaksın!
  • هین مرا بگذار ای بگزیده دار ** تا رسن‌بازی کنم منصوروار
  • Ey seçilmiş ev, aman beni kurtar da Mansur gibi ipimle oynayayım.
  • گر شدیت اندر نصیحت جبرئیل ** می‌نخواهد غوث در آتش خلیل 4215
  • Size gelince: Öğüt vermede Cebrail bile olsanız Halil, ateş içinde medet istemez ki.
  • جبرئیلا رو که من افروخته ** بهترم چون عود و عنبر سوخته
  • Ey Cebrail, git… Ben tutuşmuş yanmaktayım; amber ve öd ağacı gibi yanmakta, bana daha hoş geliyor.
  • جبرئیلا گر چه یاری می‌کنی ** چون برادر پاس داری می‌کنی
  • Ey Cebrail, sen bana yardım ediyorsun, kardeş gibi beni görüp gözetiyorsun ama
  • ای برادر من بر آذر چابکم ** من نه آن جانم که گردم بیش و کم
  • Ben ateşe atılmada pek çeviğim… Yanmakla azalacak, yanmakla çoğalacak, yaşayacak can değilim ki!
  • جان حیوانی فزاید از علف ** آتشی بود و چو هیزم شد تلف
  • Ot yemekle artan, gelişen can hayvan canıdır… O can, ateşe mensuptur, odun gibi de telef olur gider.