-
قد فضضتم نحو قمح هائما ** ثم خلیتم نبیا قائما
- Şaşkın bir halde buğdaya doğru dağılıverdiniz de Peygamber’i atakta yalnız bıraktınız.
-
بهر گندم تخم باطل کاشتید ** و آن رسول حق را بگذاشتید
- Buğday için olmayacak tohumlar ektiniz, o Hak Resulünü terk ettiniz.
-
صحبت او خیر من لهوست و مال ** بین کرا بگذاشتی چشمی بمال
- Onun sohbeti oyundan da hayırlıdır, maldan da. Hele bir gör, kimi bıraktın. Gözünü ov da bak!
-
خود نشد حرص شما را این یقین ** که منم رزاق و خیر الرازقین
- Hırsınızın yüzünden şunu yakînen bilmediniz mi ki rızık verici benim, rızık verenlerin hayırlısı benim.
-
آنک گندم را ز خود روزی دهد ** کی توکلهات را ضایع نهد 430
- Buğdaya güneşle rızık veren Allah, senin ona dayanmanı nasıl olur da zayi eder?
-
از پی گندم جدا گشتی از آن ** که فرستادست گندم ز آسمان
- Buğday için, gökyüzünden buğday gönderenden ayrıldın ha!
-
دعوت باز بطان را از آب به صحرا
- Doğanın kazları ovaya çağırması
-
باز گوید بط را کز آب خیز ** تا ببینی دشتها را قندریز
- Doğan, Kaza “Sudan çık da şekerler akan ovaları bir gör” dedi.
-
بط عاقل گویدش ای باز دور ** آب ما را حصن و امنست و سرور
- Akıllı kaz dedi ki: “Ey sudan uzakta kalmış doğan, su bizim kalemizdir, huzurumuzdur, neşemizdir.”
-
دیو چون باز آمد ای بطان شتاب ** هین به بیرون کم روید از حصن آب
- Şeytan da doğan gibidir. Kazlar, koşun, kendinize gelin, su kalesinden dışarıya az çıkın.
-
باز را گویند رو رو باز گرد ** از سر ما دست دار ای پایمرد 435
- Doğana deyin ki: “Haydi yürü yürü, dön geri. Ey aşağılık adam, başımızdan el çek.