-
صد سال و صد جواب اندر دلت ** میرسد از لامکان تا منزلت
- Lâmekân âleminden gönlüne yüzlerce sual, yüzlerce cevap gelir, menziline kadar erişir!
-
بشنوی تو نشنود زان گوشها ** گر به نزدیک تو آرد گوش را 4280
- Bunları sen duyarsın da başkaları kulaklarını ağızlarına kadar yaklaştırsalar yine duymazlar!
-
گیرم ای کر خود تو آن را نشنوی ** چون مثالش دیدهای چون نگروی
- Tutalım, velilerin sessiz, harfsiz sözlerini duymuyor, işitmiyorsun; işte gördün ya… Misli sende de var; neden inanmıyorsun a sağır!
-
جواب طعنهزننده در مثنوی از قصور فهم خود
- Kendi anlayışındaki kusur yüzünden Mesnevi’yi kınamaya kalkışana cevap
-
ای سگ طاعن تو عو عو میکنی ** طعن قرآن را برونشو میکنی
- Ey kınayan köpek, sen hav hav edip duruyor da Kur’an’ı kınamakla hükmünden kendimi kurtarırım mı sanıyorsun?
-
این نه آن شیرست کز وی جان بری ** یا ز پنجهی قهر او ایمان بری
- Bu o aslan değil ki ondan canını halâs etmeğe muvaffak olasın yahut kahrının pençesinden imanını kurtarasın!
-
تا قیامت میزند قرآن ندی ** ای گروهی جهل را گشته فدی
- Kur’an, kıyamete kadar, ey kendilerini bilgisizliğe feda edenler, diye nida eder.
-
که مرا افسانه میپنداشتید ** تخم طعن و کافری میکاشتید 4285
- Der ki: “Siz, beni masal sandınız da kınama ve kâfirlik tohumunu ektiniz!
-
خود بدیدیت آنک طعنه میزدیت ** که شما فانی و افسانه بدیت
- Fakat kınayıp da aslı yok, masaldan ibaret dediniz ama gördünüz ya… Siz yok oldunuz, siz masal oldunuz.
-
من کلام حقم و قایم به ذات ** قوت جان جان و یاقوت زکات
- Ben Allah’ın kelâmıyım, Allah’la kaimim. Canın canına gıdayım; arı duru, parlak bir yakutum.
-
نور خورشیدم فتاده بر شما ** لیک از خورشید ناگشته جدا
- Ben, güneşin nuruyum… Sizin üstünüze vurdum, sizi aydınlattım; fakat güneşten ayrılmış değilim.