-
که هلا فردا و پس فردا مراست ** راه دین پویم که مهلت پیش ماست 4330
- “Hele yarın, hele öbür gün din yoluna girer, koşar, yürürüm… Daha önümüzde vakit var” dersin.
-
مرگ بینی باز کو از چپ و راست ** میکشد همسایه را تا بانگ خاست
- Sağdan, soldan ölümün gelip çattığını görürsün… Komşuların ölür, evlerinden feryatlar yücelir.
-
باز عزم دین کنی از بیم جان ** مرد سازی خویشتن را یک زمان
- Derken yine can korkusuyla din yoluna girmeye niyetlenir, bir an olsun kendini adam edersin.
-
پس سلح بر بندی از علم و حکم ** که من از خوفی نیارم پای کم
- Ben korkup ayağımı geri çekmem diye ilimden, hikmetten silahlar kuşanırsın.
-
باز بانگی بر زند بر تو ز مکر ** که بترس و باز گرد از تیغ فقر
- Bu sırada şeytan yine hileye sapar, seslenir: “Bu kulluk kılıcından kork, geri dön!”
-
باز بگریزی ز راه روشنی ** آن سلاح علم و فن را بفکنی 4335
- Yine korkar, aydın yoldan kaçar, o ilim ve hüner silâhlarını atarsın.
-
سالها او را به بانگی بندهای ** در چنین ظلمت نمد افکندهای
- Yıllardır bir ses, bir bağırış yüzünden ona kulsun… Hırkanı böyle bir karanlığa atmışsın.
-
هیبت بانگ شیاطین خلق را ** بند کردست و گرفته حلق را
- Şeytanların bağırışlarındaki heybet, halkı kıskıvrak bağlamış, boğazlarını sıkmıştır.
-
تا چنان نومید شد جانشان ز نور ** که روان کافران ز اهل قبور
- Onların canları, nura kavuşmaktan öyle meyus olmuştur ki kâfirlerin ruhları da kabirdekilerin dirilmesinden ancak o kadar meyustur.
-
این شکوه بانگ آن ملعون بود ** هیبت بانگ خدایی چون بود
- O melunun sesinin heybeti bu olursa gayrı Allah’ın sesindeki heybet ne olur?