English    Türkçe    فارسی   

3
437-446

  • حصن ما را قند و قندستان ترا ** من نخواهم هدیه‌ات بستان ترا
  • Kale bizim olsun, şekerle şeker yurdu senin. Bize senin hediyenin lüzumu yok, al, senin olsun!
  • چونک جان باشد نیاید لوت کم ** چونک لشکر هست کم ناید علم
  • Can oldu mu gıda eksik gelmez elbet. Asker var mı, bayrak elbette bulunur!
  • خواجه‌ی حازم بسی عذر آورید ** بس بهانه کرد با دیو مرید
  • Tedbirli şehirli, birçok özürler getirdi, o merdut ifrite nice bahaneler serdetti.
  • گفت این دم کارها دارم مهم ** گر بیایم آن نگردد منتظم 440
  • “Şimdi mühim işlerim var. Gelirsem onlar yüzüstü kalır. Düzene girmez.
  • شاه کار نازکم فرموده است ** ز انتظارم شاه شب نغنوده است
  • Padişah bana mühim ve nazik bir iş buyurdu, geceleri bile uyumuyor, benim bu işi başarmamı bekliyor.
  • من نیارم ترک امر شاه کرد ** من نتانم شد بر شه روی‌زرد
  • Padişahın emrinden dışarı çıkamam, huzurunda yüzü kara olamam.
  • هر صباح و هر مسا سرهنگ خاص ** می‌رسد از من همی‌جوید مناص
  • Her sabah, her akşam hususi çavuşu gelip işin neticesini soruyor.
  • تو روا داری که آیم سوی ده ** تا در ابرو افکند سلطان گره
  • Reva görür müsün, köye geleyim de padişah, bana yüzünü assın, kaşlarını çatsın?
  • بعد از آن درمان خشمش چون کنم ** زنده خود را زین مگر مدفون کنم 445
  • Kızarsa kızgınlığına karşı ne çare bulurum, diriyken kendimi topraklara mı gömeyim?” dedi.
  • زین نمط او صد بهانه باز گفت ** حیله‌ها با حکم حق نفتاد جفت
  • Daha da bu çeşit yüzlerce bahaneler etti, fakat hileleri, Allah takdirine eş olmadı.