-
زین نمط او صد بهانه باز گفت ** حیلهها با حکم حق نفتاد جفت
- Daha da bu çeşit yüzlerce bahaneler etti, fakat hileleri, Allah takdirine eş olmadı.
-
گر شود ذرات عالم حیلهپیچ ** با قضای آسمان هیچند هیچ
- Âlemin zerreleri birbirine girse yine Allah’ın kaza ve kaderine karşı hiçtir hiç!
-
چون گریزد این زمین از آسمان ** چون کند او خویش را از وی نهان
- Bu yeryüzü, gökten nasıl kaçabilir, yeryüzü kendini gökten nasıl gizleyebilir?
-
هرچه آید ز آسمان سوی زمین ** نه مفر دارد نه چاره نه کمین
- Gökten yeryüzüne ne yağarsa yağar. Yeryüzü, ne kaçabilir, ne bir çareye başvurabilir, ne bir pusuda gizlenebilir.
-
آتش ار خورشید میبارد برو ** او بپیش آتشش بنهاده رو 450
- Güneşten ateş yağsa yine o, gökten yağan ateşe karşı yüzünü yerlere döşemiştir.
-
ور همی طوفان کند باران برو ** شهرها را میکند ویران برو
- Yağmur yağsa da tufanlar coşsa, üstündeki şehirler yıkılıp yerle yeksan olsa
-
او شده تسلیم او ایوبوار ** که اسیرم هرچه میخواهی ببار
- O, yine Eyyup gibi teslim olmuştur, ben bir esirim, ne dilersen yağdır demektedir.
-
ای که جزو این زمینی سر مکش ** چونک بینی حکم یزدان در مکش
- Sen de bu yeryüzünün bir cüzünün, baş çekme. Allah hükmünü görünce isyan etme.
-
چون خلقناکم شنودی من تراب ** خاک باشی جست از تو رو متاب
- “Sizi topraktan yarattık” sözünü duydun ya, demek ki senden toprak olmanı istiyor, yüz çevirme!
-
بین که اندر خاک تخمی کاشتم ** کرد خاکی و منش افراشتم 455
- (Allah diyor ki:) “Toprağa nice tohum ektim. İnsan da toprağın bir tozundan ibaretti, onu ben yükselttim.