-
قرب نه بالا نه پستی رفتنست ** قرب حق از حبس هستی رستنست
- Yakınlık, ne yukarıya çıkmaktır, ne aşağıya inmek. Allah yakınlığı, varlık hapsinden kurtulmaktır.
-
نیست را چه جای بالا است و زیر ** نیست را نه زود و نه دورست و دیر 4515
- Yok olana yukarı nedir, aşağı ne? Yok olanın ne yakınlığı olur, ne uzaklığı, ne geç kalışı!
-
کارگاه و گنج حق در نیستیست ** غرهی هستی چه دانی نیست چیست
- Allah’ın sanat yurdu da yokluktandır, hazinesi de. Sen, varlığa aldanmış kalmışsın, yokluk nedir, ne bileceksin?
-
حاصل این اشکست ایشان ای کیا ** مینماند هیچ با اشکست ما
- Hulâsa onların kırıklığı hiç bizim kırıklığımıza benzer mi a ulu kişi?
-
آنچنان شادند در ذل و تلف ** همچو ما در وقت اقبال و شرف
- Onlar, biz ikbale erişip yücelince nasıl neşelenirsek horluğa düşüp ellerindekini telef edince öyle neşelenirler.
-
برگ بیبرگی همه اقطاع اوست ** فقر و خواریش افتخارست و علوست
- Bu çeşit adamın malı, geliri, yokluk varlığından ibarettir. Yoksulluk, horluk, ona iftihardır, yüceliktir.
-
آن یکی گفت ار چنانست آن ندید ** چون بخندید او که ما را بسته دید 4520
- Esirlerden biri dedi ki: “Peki niçin Peygamber, bizim halimizi görmedi. Bizi böyle zincirlere vurulmuş görünce nasıl oldu da güldü.
-
چونک او مبدل شدست و شادیش ** نیست زین زندان و زین آزادیش
- Hani onun huyları değişmişti, hani o Allah huylarıyla huylanmıştı da neşesi ne bu zindanın lezzetlerindendi, ne bu zindandan kurtulduğundan.
-
پس به قهر دشمنان چون شاد شد ** چون ازین فتح و ظفر پر باد شد
- Pekâlâ ya neden düşmanlarının kahroluşundan neşeleniyor, neden bu fetihten bu zaferden gururlanıyor?
-
شاد شد جانش که بر شیران نر ** یافت آسان نصرت و دست و ظفر
- Erkek aslanlara kolayca üstün geldi, muzaffer oldu diye neşelenmekte.