English    Türkçe    فارسی   

3
4578-4587

  • زان همی‌خندم که با زنجیر و غل ** می‌کشمتان سوی سروستان و گل
  • Sizi zincirlerle, bukağılarla selviliklere, güllük, gülistanlıklara çekiyorum da ona gülüyorum.
  • ای عجب کز آتش بی‌زینهار ** بسته می‌آریمتان تا سبزه‌زار
  • Ne şaşılacak şey… Sizi zincirlere vurup amansız ateşten çayırlıklara, çimenliklere götürüyorum.
  • از سوی دوزخ به زنجیر گران ** می‌کشمتان تا بهشت جاودان 4580
  • Cehennemden ağır zincirlerle ta ebedî cennete kadar sürükleyip götürüyorum, dedi.
  • هر مقلد را درین ره نیک و بد ** همچنان بسته به حضرت می‌کشد
  • İyi, kötü: Bu yolda her mukallidi de böylece bağlı olarak Allah kapısına çekerler.
  • جمله در زنجیر بیم و ابتلا ** می‌روند این ره بغیر اولیا
  • Velilerden başka herkes, bu yolu korku ve belâ zinciriyle aşar.
  • می‌کشند این راه را بیگاروار ** جز کسانی واقف از اسرار کار
  • eksik
  • جهد کن تا نور تو رخشان شود ** تا سلوک و خدمتت آسان شود
  • Gayret et de nurun parlasın, aydın olsun… sülûkun, hizmetin kolaylaşsın.
  • کودکان را می‌بری مکتب به زور ** زانک هستند از فواید چشم‌کور 4585
  • Çocukları da zorla mektebe götürürsün ya… Çünkü onların gözleri kördür, faydalarını görmezler.
  • چون شود واقف به مکتب می‌دود ** جانش از رفتن شکفته می‌شود
  • Ama mektebin faydasını anladılar mı koşa koşa giderler, içleri açılır, neşe duyarlar.
  • می‌رود کودک به مکتب پیچ پیچ ** چون ندید از مزد کار خویش هیچ
  • Çocuk mektebe kıvrana, kıvrana gider. Çalışmasına karşılık hiçbir şey görmemiştir ki!