-
زان همیخندم که با زنجیر و غل ** میکشمتان سوی سروستان و گل
- Sizi zincirlerle, bukağılarla selviliklere, güllük, gülistanlıklara çekiyorum da ona gülüyorum.
-
ای عجب کز آتش بیزینهار ** بسته میآریمتان تا سبزهزار
- Ne şaşılacak şey… Sizi zincirlere vurup amansız ateşten çayırlıklara, çimenliklere götürüyorum.
-
از سوی دوزخ به زنجیر گران ** میکشمتان تا بهشت جاودان 4580
- Cehennemden ağır zincirlerle ta ebedî cennete kadar sürükleyip götürüyorum, dedi.
-
هر مقلد را درین ره نیک و بد ** همچنان بسته به حضرت میکشد
- İyi, kötü: Bu yolda her mukallidi de böylece bağlı olarak Allah kapısına çekerler.
-
جمله در زنجیر بیم و ابتلا ** میروند این ره بغیر اولیا
- Velilerden başka herkes, bu yolu korku ve belâ zinciriyle aşar.
-
میکشند این راه را بیگاروار ** جز کسانی واقف از اسرار کار
- eksik
-
جهد کن تا نور تو رخشان شود ** تا سلوک و خدمتت آسان شود
- Gayret et de nurun parlasın, aydın olsun… sülûkun, hizmetin kolaylaşsın.
-
کودکان را میبری مکتب به زور ** زانک هستند از فواید چشمکور 4585
- Çocukları da zorla mektebe götürürsün ya… Çünkü onların gözleri kördür, faydalarını görmezler.
-
چون شود واقف به مکتب میدود ** جانش از رفتن شکفته میشود
- Ama mektebin faydasını anladılar mı koşa koşa giderler, içleri açılır, neşe duyarlar.
-
میرود کودک به مکتب پیچ پیچ ** چون ندید از مزد کار خویش هیچ
- Çocuk mektebe kıvrana, kıvrana gider. Çalışmasına karşılık hiçbir şey görmemiştir ki!