-
گوش دار اکنون که عاشق میرسد ** بسته عشق او را به حبل من مسد 4615
- Şimdi kulak ver de dinle: Aşk, âşığı liften örme ipliklerle bağlamış… Sürükleyip getirdi.
-
چون بدید او چهرهی صدر جهان ** گوییا پریدش از تن مرغ جان
- Sadr-ı Cihan’nın yüzünü görür görmez sanki can kuşu, bedeninden uçup gitti.
-
همچو چوب خشک افتاد آن تنش ** سرد شد از فرق جان تا ناخنش
- Bedeni kuru bir ağaç gibi kalakaldı… Tepesinden tırnağına kadar buz kesildi!
-
هرچه کردند از بخور و از گلاب ** نه بجنبید و نه آمد در خطاب
- Yüzüne gül suları serptiler, yanında buhurlar yaktılar… Neler yaptılarsa faydasız… Kıpırdamadı, seslenmedi bile!
-
شاه چون دید آن مزعفر روی او ** پس فرود آمد ز مرکب سوی او
- Padişah, onun safran gibi sararmış yüzünü görünce atından indi, yanına geldi.
-
گفت عاشق دوست میجوید بتفت ** چونک معشوق آمد آن عاشق برفت 4620
- Dedi ki: “Âşık hararetle sevgiliyi arar… Fakat sevgili geldi mi o âşık yok olur, kendisinden geçer gider!
-
عاشق حقی و حق آنست کو ** چون بیاید نبود از تو تای مو
- Sen Allah âşığısın; Allah, ona derler ki geldi mi sen de bir kıl kadar olsun varlık kalmaz.
-
صد چو تو فانیست پیش آن نظر ** عاشقی بر نفی خود خواجه مگر
- O nazarın karşısında senin gibi yüzlercesi fanidir… Hocam, meğerse sen kendini yok etmeye âşıkmışsın!
-
سایهای و عاشقی بر آفتاب ** شمس آید سایه لا گردد شتاب
- Sen bir gölgesin, güneşe âşıksın… Şems geldi, elbette gölge derhal yok olur!
-
داد خواستن پشه از باد به حضرت سلیمان علیه السلام
- Sivrisineğin Süleyman aleyhisselâm’a gidip rüzgârdan şikâyet ederek hakkını istemesi
-
پشه آمد از حدیقه وز گیاه ** وز سلیمان گشت پشه دادخواه
- Bir sivrisinek, çayırlıktan, çimenlikten gelip Süleyman’ın huzuruna çıkarak hakkını istedi de dedi ki: