-
داد ده ما را که بس زاریم ما ** بینصیب از باغ و گلزاریم ما
- Bize de insaf et, bizim de hakkımızı al… Çok perişanız… Bağdan da nasibimiz yok, gül bahçesinden de!
-
مشکلات هر ضعیفی از تو حل ** پشه باشد در ضعیفی خود مثل
- Her zayıf kişinin müşkülünü halledersin… Sivrisinek, zaten zayıflığın misalidir.
-
شهره ما در ضعف و اشکستهپری ** شهره تو در لطف و مسکینپروری
- Biz, zayıflıkla, kanadı kırık olmakla, acizlikle tanınmışız… Sen lütufla, yoksullara yardımla tanınmışsın.
-
ای تو در اطباق قدرت منتهی ** منتهی ما در کمی و بیرهی 4630
- Sen, kudret derecelerinin en sonuna varmışsın… Biz, acizliğin, zavallılığın son derecesine varmışız!
-
داد ده ما را ازین غم کن جدا ** دست گیر ای دست تو دست خدا
- İmdat et, bizi bu gamdan kurtar… Ey eli, Allah eli olan, elimizi tut!
-
پس سلیمان گفت ای انصافجو ** داد و انصاف از که میخواهی بگو
- Süleyman; Ey hak isteyen, kimden şikâyet ediyorsun? Söyle.
-
کیست آن کالم که از باد و بروت ** ظلم کردست و خراشیدست روت
- Kimdir o zalim ki ululuk satarak sana zulmetti, yüzünü, gözünü tırmaladı?
-
ای عجب در عهد ما ظالم کجاست ** کو نه اندر حبس و در زنجیر ماست
- Bizim zamanımızda zalim nerede? Şaşılacak şey… Nasıl oluyor da hapsedilmemiş, nasıl oluyor da bizim zindanımızda değil?
-
چونک ما زادیم ظلم آن روز مرد ** پس بعهد ما کی ظلمی پیش برد 4635
- Bizim doğduğumuz gün zulüm öldü… Kimdir bizim zamanımızda zulmeden?
-
چون بر آمد نور ظلمت نیست شد ** ظلم را ظلمت بود اصل و عضد
- Nur geldi mi zulmet yok olur. Zulmün aslı ve arkası da zulmettir.