English    Türkçe    فارسی   

3
4731-4740

  • عاشق و مستی و بگشاده زبان ** الله الله اشتری بر ناودان
  • Âşıksın, sarhoşsun, dilin açılmış… Allah, Allah… Sen, oluk üstünde bir devesin!
  • چون ز راز و ناز او گوید زبان ** یا جمیل الستر خواند آسمان
  • Dil, onun sırrından, onun nazından bahse kalkıştı mı gök, “Ey hakikatini güzelce örten Allah” demeye başlar.
  • ستر چه در پشم و پنبه آذرست ** تا همی‌پوشیش او پیداترست
  • Fakat aşkı örtmek nedir? Ateşi yün ve pamuk içinde gizlemek! Ne kadar örtersen o kadar meydana çıkar!
  • چون بکوشم تا سرش پنهان کنم ** سر بر آرد چون علم کاینک منم
  • Ben, onu örtmeye çalıştım mı o, bayrak gibi başkaldırır, işte buracıktayım der.
  • رغم انفم گیردم او هر دو گوش ** کای مدمغ چونش می‌پوشی بپوش 4735
  • Benim inadıma o, iki kulağımdan yakalar da, a kendi bildiğine giden, beni nasıl örteceksin, nasıl gizleyeceksin? Hadi, gizle bakalım der.
  • گویمش رو گرچه بر جوشیده‌ای ** همچو جان پیدایی و پوشیده‌ای
  • Derim ki: Hadi git, coşmuşsun ama can gibi hem meydandasın, hem gizli!
  • گوید او محبوس خنبست این تنم ** چون می اندر بزم خنبک می‌زنم
  • Der ki: Bu tenim küp içinde mahpus… Fakat şarap gibi küp içinde ıslık çalmaktayım!
  • گویمش زان پیش که گردی گرو ** تا نیاید آفت مستی برو
  • Derim ki: bir yere rehin olmadan, sarhoşluk afeti gelmeden çekil, git.
  • گوید از جام لطیف‌آشام من ** یار روزم تا نماز شام من
  • Der ki: İçimi güzel lâtif kadehin içinde ta akşam namazı vaktine kadar gündüzün dostuyum.
  • چون بیاید شام و دزدد جام من ** گویمش وا ده که نامد شام من 4740
  • Akşam gelip de kadehimi çaldı mı, ona daha benim akşamım gelmedi, kadehimi ver derim!