-
همچنین یکسان بود آوازها ** آن یکی پر درد و آن پر نازها 4770
- Seslerde böyle… Ses olmak bakımından bir, fakat birisinin sesi dertli, öbürünün nazlı, edalı!
-
بانگ اسپان بشنوی اندر مصاف ** بانگ مرغان بشنوی اندر طواف
- Savaşta atların kişnemelerini… Koşuşup uçuşurken kuşların cıvıltılarını duyarsın ya…
-
آن یکی از حقد و دیگر ز ارتباط ** آن یکی از رنج و دیگر از نشاط
- Birisi kızgınlığından, hasedinden, öbürü arkadaşlarıyla birleşme yüzünden kişner, cıvıldar. Biri derdinden bağırır, öbürü neşesinden!
-
هر که دور از حالت ایشان بود ** پیشش آن آوازها یکسان بود
- Fakat onların hallerini anlamaktan uzak olana göre o sesler hep birdir!
-
آن درختی جنبد از زخم تبر ** و آن درخت دیگر از باد سحر
- O ağaç baltadan titrer, şu ağaç seher yelinden!
-
بس غلط گشتم ز دیگ مردریگ ** زانک سرپوشیده میجوشید دیگ 4775
- Bu arada kalası tencere yüzünden çok yanıldım… Çünkü kapağı kaynıyor!
-
جوش و نوش هرکست گوید بیا ** جوش صدق و جوش تزویر و ریا
- Doğrulukla kaynayan da o kaynayışıyla, o coşkunluğuyla seni çağırır, gel der… Yalanla, riya ile kaynayan da!
-
گر نداری بو ز جان روشناس ** رو دماغی دست آور بوشناس
- Eğer insanları yüzlerinden tanıyan candan bir koku almadıysan, eğer o kabiliyet sende yoksa yürü… Kokudan anlayan bir dimağa sahip olmaya çalış!
-
آن دماغی که بر آن گلشن تند ** چشم یعقوبان هم او روشن کند
- O gül bahçesinde dönüp dolaşan dimağa sahip olmaya uğraş… Yakupların gözünü bile o dimağ, aydınlatır.
-
هین بگو احوال آن خستهجگر ** کز بخاری دور ماندیم ای پسر
- Hadi, o gönlü hasta âşıkın ahvalini anlat… Oğul, neye Buhara’lı âşıktan uzak düştün.
-
یافتن عاشق معشوق را و بیان آنک جوینده یابنده بود کی و من یعمل مثقال ذرة خیرا یره
- Âşığın mâşukunu bulması, arayan mutlaka bulur, bir zerre miktarı hayırda bulunan, hayrının mükâfatını görür