-
و آنک او نگذاشت کشت و کار را ** پر کند کوری تو انبار را
- Ekin ekmeyi terk etmeyen, işten güçten kalmayan ekti de sen, kör gibi durup dururken ambarlar doldurdu.
-
چون دری میکوفت او از سلوتی ** عاقبت در یافت روزی خلوتی
- O delikanlı da ümitle, neşeyle bir kapıyı çalıp duruyordu; nihayet bir gün sevgilisini tenhaca buldu, vuslatına erdi.
-
جست از بیم عسس شب او به باغ ** یار خود را یافت چون شمع و چراغ
- Bir gece bekçinin korkusundan kaçıp bir bağa girdi. Orada sevgilisini mum gibi buluverdi.
-
گفت سازندهی سبب را آن نفس ** ای خدا تو رحمتی کن بر عسس 4805
- O sebebi halk eden Allah’a o anda hamd ederek dedi ki. “Yarabbi, sen bekçiye rahmet et!”
-
ناشناسا تو سببها کردهای ** از در دوزخ بهشتم بردهای
- Bilinmez, anlaşılmaz sebepler halk etmişsin. Beni cehennem kapısından cennete almışsın!
-
بهر آن کردی سبب این کار را ** تا ندارم خوار من یک خار را
- Hiç kimseyi, hiçbir şeyi hor görmeyeyim diye şu işe bunu sebep ettin.
-
در شکست پای بخشد حق پری ** هم ز قعر چاه بگشاید دری
- Ayak kırıldı mı Allah kanat ihsan eder. Kuyunun dibinden bile bir kapı açar da.
-
تو مبین که بر درختی یا به چاه ** تو مرا بین که منم مفتاح راه
- Sen ağaç üstünde ol, kuyu dibinde bulun, buna bakma… Beni gör, bana bak ki yolun anahtarı benim, yolu ben açarım der!”
-
گر تو خواهی باقی این گفت و گو ** ای اخی در دفتر چارم بجو 4810
- Kardeşim, gayrı bu hikâyenin arda kalan kısmını anlamak istersen dördüncü ciltte ara!