English    Türkçe    فارسی   

3
51-60

  • از فطام خون غذااش شیر شد ** وز فطام شیر لقمه‌گیر شد
  • Kandan kesilince gıdası süt olur, sütten kesilince lokma yemeğe başlar.
  • وز فطام لقمه لقمانی شود ** طالب اشکار پنهانی شود
  • Lokmadan kesildi mi Lokman kesilir, gizli matlûba talip olur.
  • گر جنین را کس بگفتی در رحم ** هست بیرون عالمی بس منتظم
  • Ana karnındaki çocuğa birisi dese ki: Dışarda pek düzgün, pek güzel bir âlem var…
  • یک زمینی خرمی با عرض و طول ** اندرو صد نعمت و چندین اکول
  • Boyuna, enine geniş bir yeryüzü… Orada nice nimetler var, nice sonsuz yiyecek şeyler.
  • کوهها و بحرها و دشتها ** بوستانها باغها و کشتها 55
  • Dağlar, denizler, ovalar, bostanlar, bağlar, çayırlar…
  • آسمانی بس بلند و پر ضیا ** آفتاب و ماهتاب و صد سها
  • Pek yüksek, ziyadar bir gökyüzü… Güneş, ay ışığı, yüzlerce süha yıldızı.
  • از جنوب و از شمال و از دبور ** باغها دارد عروسیها و سور
  • Yıldızdan, poyrazdan, doğudan, batıdan esen yeller… Bağlar bahçeler gelin gibi süslenmekte, bezenmekte.
  • در صفت ناید عجایبهای آن ** تو درین ظلمت چه‌ای در امتحان
  • O âlemdeki şaşılacak şeyler anlatılamaz ki… Sen, neden bu kapkaranlık yerde mihnetler içindesin?
  • خون خوری در چارمیخ تنگنا ** در میان حبس و انجاس و عنا
  • Bu daracık çarmıhta kan yemektesin; hapis içinde, pislikler içinde, sıkıntılar içindesin.
  • او بحکم حال خود منکر بدی ** زین رسالت معرض و کافر شدی 60
  • Çocuk, kendi haline bakıp bunları inkâr eder, bu elçilikten yüz çevirir, kâfir olur.