-
شب همه شب جمله گویان ای خدا ** این سزای ما سزای ما سزا
- Bütün gece “Aman Yarabbi, sen acı. Biz değil buna, hatta bunun iki yüz misline bile lâyığız.
-
این سزای آنک شد یار خسان ** یا کسی کرداز برای ناکسان
- Aşağılık kişilerle dost olanın, adam olmayanlara adamlık gösterenlerin lâyığı budur.
-
این سزای آنک اندر طمع خام ** ترک گوید خدمت خاک کرام
- Ham tamaha düşüp ulular kapısındaki hizmeti bırakan, buna lâyıktır.
-
خاک پاکان لیسی و دیوارشان ** بهتر از عام و رز و گلزارشان
- Temiz kişilerin taşını, toprağını öpüp yalamak aşağılık adamlara hizmetten, onların bağına, bahçesine nail olmaktan yeğdir.
-
بندهی یک مرد روشندل شوی ** به که بر فرق سر شاهان روی 640
- Gönlü aydın bir ere kul olmak, padişahların başına taç olmadan daha iyi.
-
از ملوک خاک جز بانگ دهل ** تو نخواهی یافت ای پیک سبل
- Ey yol çavuşu, ey aykırı yollarda koşup duran, sen şu toprak yüzündeki padişahlardan davul sesinden başka bir şey bulamazsın ki.
-
شهریان خود رهزنان نسبت بروح ** روستایی کیست گیج و بی فتوح
- Şehirliler bile ruha nispetle yol uran hırsızlardan ibaretken köylü dediğim kim oluyor? Feyizden mahrum bir ahmak!
-
این سزای آنک بی تدبیر عقل ** بانگ غولی آمدش بگزید نقل
- Aklına, tedbirine uymayıp gulyabani sesi duyunca o sese tabi olana bu layıktır” diyorlardı.
-
چون پشیمانی ز دل شد تا شغاف ** زان سپس سودی ندارد اعتراف
- Yaptığı işe candan gönülden nâdim oldu, oldu ama artık soğuk soğuk ah etmenin ne faydası var.
-
آن کمان و تیر اندر دست او ** گرگ را جویان همه شب سو بسو 645
- Şehirli de bütün gece elinde yayla ok, her yanı gezip dolaşmakta, her tarafta kurt araştırmaktaydı.